🦮 Süleymancı Kadınların Başörtüsü Neden Öyle
5H3R. Haberler > Başörtülü Kadınların Hayatlarının Çeşitli Dönemlerinde Toplumun Her Kesimi Tarafından Maruz Kaldıkları Zorbalıklar - 1257 Dini, kadınlar üzerinden yaşamaktan ne zaman vazgeçeceğiz? Erkek egemen bir toplumda bir kadın olarak yaşamanın zorluklarını hepimiz çok iyi biliyoruz... Hakkımızdaki kararlar erkekler tarafından veriliyor, mahalle baskısıyla karşılaşıyoruz, her önüne gelenden edep dersi alıyoruz, tacize uğrayınca bile suçlu bulunuyoruz, araba kullanırken sıkıştırılıyoruz, o saatte orada ne işi vardı denilerek tecavüzün meşrulaştırılmasına seyirci kalıyoruz. Ama en çok giydiklerimizle, giymediklerimizle ya da tercihlerimizle ve tercih etmediklerimizle yargılanıyoruz. Nasıl mı? İşte buyurun... Bu elbiseyi giysek de eleştiriliriz, giymesek de, değil mi? Ne giymeleri gerektiğini söyleyenlerden tutun da, 'Bunu giyin' diyenlere kadar pek çok işsiz kişi kadınlara kendi zevklerini dayatmaya çalışıyorlar. Bunun altında Türk kadınlarının dış görünüşünü eleştirenler mi dersiniz, sunuş için verilen pozların Türk kadınları tarafından becerilemeyeceğini anlatanlar mı dersiniz; herkes orada herkes! Ve madalyonun bir de bu yüzü var Başörtüsü takan ya da tesettüre giren kadınların yargılanmaları ve ısrarla kalıplara sokulmaları... Yaranmanın imkansız olduğunu düşünüyorsunuz, değil mi? Gelin, bugün biraz başörtülü kadınların özellikle toplumda ve sosyal medyada maruz kaldıkları zorbalıklara bakalım, güncel olayları değerlendirelim. Din tarafından yasaklandığı düşünülen davranışları muhafazakar erkekler sergilediklerinde bir sorun yok, ancak başörtülü kadınlar yaparlarsa mutlaka linç edilirler. Sosyal medyayı takip ediyorsanız bu tip fotoğraflara ara ara rastlarsınız. Alkol alan başörtülü kadınlar 'Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?' denilerek eleştiriliyor. Peki aynı eleştiri muhafazakar erkeklere yöneltiliyor mu? Tabii ki hayır! Not Tabii ki alkol sağılığınıza zararlıdır ve dostunuz değildir. Şiddet görmüş, bıçaklanmış, ölümün kıyısından bile dönmüş olsalar, başörtüleri açıldıysa mutlaka saçma ithamlarla karşılaşırlar. Bu örnekte de gördüğünüz üzere, kadın çocuklarının önünde bıçaklanmış ama bir başkasının derdi kafasındaki örtünün açılması... Ne denir ki? Yuh! En çok kendisi bilenler tarafından sosyal medyada bol bol tuhaf bilgilere maruz kalırlar; peygamberlerin eş durumlarından tutun da, hiç bilgisi olmadığı halde karşısındakinin eğitim ve kariyerini soruşturmaya kadar... Gayet güzel bir şekilde Twitter'ın geçtiğimiz haftalardaki akımına katılan başörtülü bir kadının nelerle sınandığını görebilirsiniz... Kalıplara sokulurlar... Bu tabii ki yalnızca başörtülü kadınlara mahsus değil ama yine de biraz düşününce kendi çevremizde 'Ama çok açık fikirli' dediğimiz biri mutlaka vardır. Öyle değil mi? Toplum tarafından başörtülü kadınlar için belirlenen meslekler vardır; bunların dışına çıkanlar sert bir şekilde eleştirilirler. Kadın Doğum Uzmanı Dr. Ünzile Girişgin'in cinsel yaşama dair tanıtım yaptığı ve seks oyuncakları ile cinsel sağlığı anlattığı bir video kırpılarak paylaşılmış ve marjinal olarak tanımlanan kadın bir bakıma eleştirilmişti. Çünkü başörtüsü vardı ve cinsel hayattan söz edemezdi! Başörtülü kadınların seks de yapmadıklarını düşünüyorlar sanırım... Siyasi rant uğruna aşağılanmalarında hiçbir sakınca yoktur, çünkü özgür iradeleriyle karar verdikleri şeyin toplum tarafından da onaylanması gerekir. Canan Kaftancıoğlu nedenini asla anlamadığımız bir şekilde bu fotomontajla karşılaşmış ve yine nedenini anlamadığımız bir şekilde aşağılanmıştı. Başörtüsü ya da tesettür kadınları aşağılayacağınız ya da diğer kadınları aşağılamak için kullanacağınız şeyler mi? Dedik ya, başörtülü kadınların yapabileceği meslekler vardır diye... Belli ki YouTuber'lık bunlardan biri değil! Instagram fenomenleri ile YouTuber'ların içerik üretmede yarıştığı bu dönemde Rabiaca da evde nasıl spor yaptığını ve spor yaparken ne giydiğini anlattığı bir vlog çekmişti. İlgilisine gayet faydalı olan bu vlog nasıl olduysa yine birilerini rahatsız etti. Söz konusu bir kadın, üstelik başörtülü bir kadın olunca spor yaparken videosunu paylaşması bir kesim tarafından 'garip' karşılandı. Hangimizin üzerine vazife ki bu? Kalıplar içine sokulmaya çalışılan kadınlar bir tarafa, kim oluyoruz da bunun kararını verebiliyoruz biz? Bir davranışı sergilediklerinde gerçekten Müslüman olup olmamakla yargılanır, herkesin kendi kafasındaki din düşüncesiyle kalıplara sokulmaya çalışılırlar. Sokak röportajı yapan Mert Armağan, karşısında kendisine gönüllü bir şekilde cevap veren başörtülü geçen kadına yılbaşı kutlamanın, yılbaşında Milli Piyango bileti almanın haram ya da helal olup olmadığını sormuş ve memnun kalmadığı cevaplar karşısında da 'Müslüman mıyız?' diyerek tuhaf bir atakta ne yahu, size ne! Kimin haddine birinin Müslüman olup olmadığına karar vermek? Tercihleri nedeniyle tesettürü kirletmekle suçlanır, bilekleri göründüğü ya da bone takmadıkları için içi boşaltılmış aksesuar kapalılıkla suçlanırlar. Bunun bir kuralı, kaidesi varsa bile herkesin kendi inandığı doğrultuda dinini şekillendirmesinin tam olarak nesi yanlış? Bunu konuya çok hakim olan biri net bir şekilde aydınlatabilir mi? Neden sürekli eksik bulunuyor tesettür? Farklı giyinmeleri neden eleştiriliyor? En dindar her yerini tek bir nokta görünmeyecek kadar kapatan kadın mıdır? Erkekler için de benzer kurallar var mı? Örnekleri çoğaltmak mümkün; başörtüsünü "düzgün" takmadığı için şiddet gören, ailesinin ya da kocasının baskısıyla kapanıp kapanmadığı sorulan, terörist olmakla yaftalanan, deri ceketlilerin saldırısına maruz kaldığı yalanıyla kullanılan ve sürekli eleştirilen binlerce kadın var. Dini kadınlar üzerinden yaşamaktan vazgeçeceğimiz günlerin gelmesi dileğiyle...
önyargılara dair yakın bir örnekhepimizin malumu belirli kesimlerde başörtülü kadınlara dair önyargılar önyargıların bir kısmı tarihsel. bir kısmı ise ak parti politikalarının sonucu. bir genelleştirme olduğu açık fakat nedir genelleştirilen öngörülen özellikler? temel yargılar nelerdir? neden bu insanlara karşı mesafeli hissediyoruz? özellikle negatif hisleri olanlar kendi deneyimlerini anlatırsa aradaki yanlış anlaşılmalar temel kızgınlığım şuak parti tabanının büyük bir kısmının dini duyguların istismar edilmesine, normalleşen rüşvete, komisyonculuğa, usulüsüz ihalelere, denetimsizliğe eyvallah çektiğini bu kızgınlığım ak parti = başörtüsü gibi ak parti tarafından desteklenen bir önerme üzerinden başörtülü vatandaşlara yöneliyor. "madem o kadar dindarsın bu kadar riyakar olma, gözünün önünde olanlara ses çıkar" gibi bir düşüncem var. eğer ak parti = başörtüsü doğru bir önermeyse benim kızgınlığım da anlaşılabilir. eğer bu önerme doğru değilse neden başörtülü vatandaşlar bu eşitlemeye itiraz etmiyorlar? itiraz ediyorlarsa neden seslerini duyuramıyorlar?not başlığı önyargıları derinleştirmek için değil, dilsizleşmiş, anlamdan yoksun duyguları dile getirmek, kamusal alanda bir tartışma zemini üretmek için açtım. bazı mesafeleri ancak konuşa konuşa arkadaşlarımız da söz konusu önyargıları hissettiklerinde neler düşündüklerini paylaşabilirlerse çok daha geniş bir tartışma ortamı 2 şu ana kadar yazılanlarda birkaç tema bir önyargının olmadığına işaret referans gösterip gözlemledikleri tutarsızlığa işaret edenler. mirasta pay hakkı gibi3devlette başörtülü kadınlara iltimas yapıldığını düşünenler. meselenin sosyal adalet tarafına işaret edenler. 4başörtüsü-türban ayrımı yapanlar. 5başı açık kadınlara yapılan ötekileştirmeyi hatırlatanlar. 6başörtüsü modernlik ilişkisini tartışmaya açanlar. 7başörtülü kadınların değerlerini ve seçtikleri giyim-kuşam tarzını doğrudan tartışmaya açanlar ki epeyce faşist ihvan, ak parti ilişkisine işaret edenler. ... başörtüsü sorunu yoktur. önyargıda yoktur. sorun türban diye siyasi ideolojilerini milletin gözüne soka soka ülkeyi biz ve diğerleri diye ayıran kindar kesimdir her gördüğü başörtülüyü akpli sananların gereksiz önyargısıdır. bkz gereksiz valla senin gibi kaostan beslenenler yüzünden ortada bir şey varmış gibi oluyor. yoksa kimse kimsenin zikinde değil; ister başörtüsü taksın ister çarşaf giysin. “başörtülü kadın” diyerek bu önyargıyı kabul etmiş oluruz. kadın, kadındır. giyimiyle, kuşamıyla, minieteğiyle, çarşafıyla... ama illaki bir neden arayacaksak bu önyargıya, halka yanlış lanse edilen bir din olgusundan bahsedebiliriz. islam denince kalplerin yumuşaması, gönüllerin ferahlaması gerekirken; niye buhranlar içindeymişçesine bu nefret?! müslümanlar değil mükemmel olan, islam. başörtüyü içselleştirmiş olarak taktığı düşüncesidir. bu ülkede insanlar ne zaman başkalarının hayatları giyimleri yedikleri içtikleri hakkında kendilerinin söz söylemeye hakkı olmadığını idrak ederse o zaman değişim başlar. sadece baş örtüsüne karşımı bu ön yargı?mini etek giyersin aranıyor derlererkek küpe takar bunun sadece kulağı delik değildir derlerpiercing takarsın hippi buyuz. boktan bir ülkede yaşayan boktan insanlarız ve birbirimiz hakkında ön yargılardan kurtulamıyoruz neden biliyor musunuz? içimizdeki o ezikliği o aşağılık kompleksini başka türlü yenemiyoruz. başkalarını ezerek başkalarını küçümseyerek kendi ezikliğimizi kendimizden saklama derdindeyiz. açıkcası bende de ister istemez bir önyargı var. buna engel olmaya çalışıyorum ama o an modum düşükse önyargısız yaklaşamıyorum karşımdakine. gerekçem de şu kendimi ona zarar vericek biriymişim gibi hissediyorum sanki o benden korkup saklanıyor ve yaptığı her hareketi de bu çerçeveden algılıyorum bunun sonucunda da iletişim kurmamayı seçiyorum başörtülülerle. tabi ki günümüz türkiye’sinin dayattığı gerçekler de olabilir bilinçaltımda. congrats yobazlar mis gibi islamofobik biri ortaya çıkarttınız. ak parti = başörtüfetö = başörtübazı önyargılılara göre başörtü bundan ibaret olarak görülüyor. başörtü, hiçbir siyasi düşünceyi veya tarikatı simgeleyemez, temsil edemez. bu kafalardan çıkmazsanız, önyargınızı zaten aşamazsınız. tabi ülkede öyle bir yere gidiyor ki olay, başörtüsünün her yerde serbest olmasıyla, mevcut iktidarın temsili olarak görülmeye başlanıyor ve yaftalanıyor. bu halde bir yere varılmaz. yıl olmuş 2018 tartıştığımız şey bu olmamalı olarakimamhatiplerkapatılsın son bir yıldır örtülüyüm. 32 yaşına kadar giyimimle olsun, tipimle olsun aykırı sayılabilecek bir insandım. kimsenin baskısı ya da talebine istinaden yapmadım bunu yaparken. o yüzden başta ailem ve çevremden ciddi tepkiler aldım. çoğu şaşkınlıktan yaptı bunu ama garibime gitmişti açıkçası başlarda, sonra alıştım, alıştılar. pozitif bir ayrımcılık görmedim. negatif bir yaklaşımda. burda okudukça ama diyorum ki bana da bakıp bakıp yobaz, gerici ya da bu kesin akp li diyorlar mı? çünkü hiç biri değilim. örtünene kadar nasıl hak, özgürlük, adelet, insanca yaşamayı savunduysam hala aynı şeyleri savunuyorum. hala inanana, inanmayana, insanların kişisel ve cinsel tercihlerine sonuna kadar saygı duyuyorum. ama görüyorum ki insanlar ön yargıyla çok kolay etiketleyebiliyorlar seni, buna gerçekten üzülüyorum. işim gereği bağımlılar, ruh sağlığı sorunu olanlar ve trans bireylerle çalışıyorum ve defalarca gördüm, benden rahatsız oluyorlar başta. yargılarım, kınarım diye düşünüyorlar belli ki. konuşmak, anlatmak istemiyorlar. sonra sonra şaşkınlıklarını görmek benim için incitici oluyor. çünkü beni kendilerine uzak hissediyorlar. muhalif kesimin yaşadığı bir ilçede hizmet veriyorum. oysa ki ben de muhalifim bilmiyorlar. geçenlerde teyzenin biri tanıdığım en değişik türbanlısın dedi bana. örtülüysen muhafazakar ve geri kafalasın algısı öyle işlemiş ki insanlara bunu kırmak çok zor. sözlükte bile öyle görüldüğü üzere. buradan yürüyüp mağdur edebiyatı yapmayacağım bu algıyı yaklaşımı bu yönde olanlar çanak tutarak yapıyorlar fazlasıyla zaten. insanları ötekileştirmeyin rica ediyorum. başı açık, başı kapalı, kadın, erkek, trans, inanan, inanmayan, ineğe tapan insan olmak olgusunun önüne geçmesin artık. bu ülke islamiyeti mevcut iktidarla tanımadı. her başı kapalıyı akp li sanıyorsunuz ya bak ona çok bozuluyorum ve tek mağduriyetim de budur. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'nin 'Askeri casusluk ve şantaj çetesi' soruşturması kapsamında Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yaptığı aramalarda ele geçirilen video kasetleri, ses bantları ve belgelerle ilgili Askeri Savcılık tarafından hazırlatılan bilirkişi raporu tüm ekleriyle birlikte Balyoz Mahkemesi'ne ulaştı. Askeri Savcılık raporunda askeri personelin ailesine yönelik "fişleme formları" ile "hangi cemaatin kadınları nasıl giyinir"i anlatan canlı mankenlerle çekilmiş başörtüsü anlatımları dikkat çekti. Tuğamiral başkanlığında 5 bilirkişi Gölcük Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından Tuğamiral Sinan Azmi Tosun başkanlığında 5 personele hazırlatılan 30 sayfalık raporda, Gölcük Donanma'da ele geçirilen 5 harddiskle ilgili detaylı tespitlere yer verdi. Harddisklerin imajını alan bilirkişiler, bu harddisklerdeki incelemeye konu olan belgeleri de bilirkişi raporuna ekledi. Dava dosyasına giren bilirkişi raporunda, ilginç belgelere yer verildi. Bilirkişi raporunda 3 ve 5 nolu harddisklerde yer alan 'jpeg' formatındaki fotoğraflara dikkat çekildi. Hangi cemaat nasıl örtünüyor? 28 Şubat sürecinden kaldığı anlaşılan bu fotoğraflarla askeri istihbarat elemanlarına "türban bağlama şekilleri"nin detaylı bir şekilde anlatıldığı görüldü. Başörtülü kadınların değişik tarikat grupları adı altında fişlendiği anlaşıldı. "Radikal İslamcı gruplara mensup kadın üyelerin türban bağlama şekilleri" başlığıyla hazırlanan fotoğraflarda başörtülü kadınlar, "Acz-i Mendi tarikatı ve Hizbullah", "Fethullah Gülen Grubu", "Milli Görüş Fazilet Partisi", "Nakşibendi Tarikatı" olmak üzere 4 grupta gösteriliyor. Kadınların ön ve yan cepheden çekilmiş fotoğraflarının altında başörtüsünü bağlama şekilleri detaylı bir şekilde anlatılıyor. Star Gazetesi'nin haberine göre 3 ve 5 nolu harddisklerde yer alan "005_A_Ev Ziyareti Formu" isimli word dosyasında da "Takip ve kontrol altında tutulan personelin birlik dışı faaliyetlerinin takibinde dikkat edilecek hususlar" maddeler halinde anlatılıyor. Birlik dışında takip edilmesi istenen askeri personellele ilgili fişleme sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar şöyle Eş veya kız çocuklarından peruk kullandığı izlenimi edinilen var mıdır? Aileye ait fotoğraf albümünün incelenmesi sonucu tespit edilen menfi hususlar var mıdır? Evde hangi markalar kullanılıyor? Evde alkollü içki bulunmakta mıdır? Kolonya / gülsuyu ikram edilmekte midir? Kütüphanede / evde bulunan yayın ve dokümanların kitap, dergi, gazete, kaset, CD adı, yazarı, konusu nedir? Ev ve gıda amaçlı kullanılan malzemelerin markaları nelerdir? Deterjan, tuz, bisküvi, beyaz eşyalar TV'de hangi kanal izlenmektedir? Aile yakınları arasından siyasetle aktif olarak ilgilenen var mıdır? Hangi siyasi görüşe mensuptur? Akademisyenlere 'türban' takibi Asker eşlerini ve ailelerini garnizonların içinde ve dışında takip etmek için fişleme formları hazırlayan şüphelilerin, başörtüsü özgürlüğüne destek veren akademisyenleri de yakın takibe aldıkları ortaya çıktı. Gölcük?Donanma Komutanlığı'ndaki zilada ele geçirilen 5 nolu hardiskte yer alan bir word belgesinde ise 1 Şubat 2008 tarihinde üniversitelerde kılık kıyafetin serbest bırakılmasını destekleyen bildiriyi Türbana Destek Bildirisi imzalayan 3 bin 600 akademisyenden 32'sinin Kocaeli Üniversitesi'ne mensup olduğu belirtilerek bu akademisyenlerle ilgili istihbari çalışma yapıldığı görülüyor. Hazırlanan listede Türbana Destek Bildirisi'ni imzalayan akademisyenlerin isimlerine ve görev yerleri tek tek belirtiliyor.
Konrad Adenauer Vakfı, başörtüsü konulu araştırmasında, Almanya’da yaşayan Türk kadınları için başörtüsünün ne ifade ettiğini anlamayı hedeflendi. Bölgesi, Berlin, Hamburg ve Stuttgart olmak üzere dört farklı bölgede yapılan araştırmaya 18 ila 40 yaş arasında 315 Türk kökenli kadın katıldı. Konrad Adenauer Vakfından Christoph Kannengießer araştırmaya katılan kadınların kökten dinci eğilimleri olmadığını ve bu kadınların Alman toplumunda kendilerini nasıl algılandıklarını anlattı “Başörtüsü takan Türk kökenli kadınların büyük bir kısmının kendini Almanya’ya ait hissetmediği belli. Kendilerini ayrımcılığa tabii tutulan bir azınlık olarak görüyorlar. Türkiye’ye olan bağ Almanya’ya olan bağdan daha yoğun. Bu araştırmanın sonucuna göre, başörtüsü takmanın demokratik sisteme karşı olmak anlamına gelmediği ortaya konmuş oldu. Araştırmaya katılan kadınların çoğu insanların eşit olduğuna inanıyor. Ayrıca, başörtüsünün radikal bir anlam taşıdığına dair hiç bir kanıt yok.“ Özgüven veriyor Araştırmanın yazarlarından biri olan Frank Jessen ise bu çalışmanın bulgularının ışığında kadınların neden başörtüsü taktığını şöyle değerlendirdi “Kadınların yüzde 84ü, başörtüsünün kendisine özgüven verdiğini söyledi. Kadınlar aynı zamanda şu an kendilerine karşı olduklarını düşündükleri toplum ile aralarına mesafe koymak için de başörtüsü takdıklarını söylediler.“ Konrad Adenauer Vakfı’na bağlı olan, entegrasyon ve siyasi eğitim konuları ile ilgilenen Almanya Programının başkanı Bülent Arslan ise bu araştırmanın en önemli sonucunun, başörtüsü takan kadınların yüzde 90’dan fazlasının herhangi bir siyasi düşünceyle ilgisi olmadığı, olduğunu dile getirdi. Arslan, “Bu araştırmayla geçtiğmiz yıllarda sürekli bir önyargıyı yani başörtüsünün sadece siyasi sebeplerden ötürü kullanıldığı önyargısını bu araştırma ile ortadan kaldırmış olduk“ dedi. Konrad Adenauer Vakfı’nın araştırması başörtüsü konusunda ne kadar az bilginin var olduğunu ortaya koydu. Bu araştırma her ne kadar temsili olmasa da, Almanya’nın entegrasyon konusuna son dönemlerde verdiği önemi kanıtlar nitelikte.
09 Ağustos 2013 1821 antimodernist Memur rabıtayı ruhsal terapiyle mi temellendiriyorsun? rabıta ya taat mi diyorsun! benim bildiğim taat namaz oruç vs.. dir. rabıtayı bunlardan üstün mü görüyorsun? rabbim sana şifa versin. cemmat taassubu insanları ne hale getiriyor. antimodernist, 9 yıl önce - Alıntıya git cevap gelmedi? 09 Ağustos 2013 1907 koordineryus Kapalı tatmayan bilir mi balın tadını, başkaca cevap yok . 09 Ağustos 2013 1912 antimodernist Memur rabıtayı ruhsal terapiyle mi temellendiriyorsun? rabıta ya taat mi diyorsun! benim bildiğim taat namaz oruç vs.. dir. rabıtayı bunlardan üstün mü görüyorsun? rabbim sana şifa versin. cemmat taassubu insanları ne hale getiriyor. antimodernist, 9 yıl önce - Alıntıya git cevap gelmedi? 09 Ağustos 2013 1928 koordineryus Kapalı osmanlı padişahları rabıtasızsa tahta geçemezdi, şimdiki bşbakan öyledir 09 Ağustos 2013 1937 antimodernist Memur osmanlı padişahları rabıtasızsa tahta geçemezdi, şimdiki bşbakan öyledir koordineryus, 9 yıl önce - Alıntıya git bari susda komik duruma duşme. bu dediklerinle ancak çocuk kandırılır.o da eskiden. şimdi cocuklar bunları yemiyor.anlaşılan sen cocuklugunda kalmışsın. beyninin yıkandıgını fazlaca belli ettin 09 Ağustos 2013 1949 koordineryus Kapalı ağzı bozuk olma dışında bi edpsizliği yoksa bşbakanın tarikatci olmasındandır... 09 Ağustos 2013 2002 antimodernist Memur bari susda komik duruma duşme. bu dediklerinle ancak çocuk kandırılır.o da eskiden. şimdi cocuklar bunları yemiyor.anlaşılan sen cocuklugunda kalmışsın. beyninin yıkandıgını fazlaca belli ettin antimodernist, 9 yıl önce - Alıntıya git ... 09 Ağustos 2013 2008 koordineryus Kapalı müdhiş gelişme, iş tarikat olunca 1 günde 11000 seviyesini geçmiş sayfa okunma rakkamı... 09 Ağustos 2013 2340 ebuttalha Memur antimodernist 10 Ağustos 2013 0049 Kapalı süleymancı hanım kardeşlerimin , başörtüsü örtüş tarzını rahatsız edici buluyorum..başörtüleri ile kendilerini belli etmelerinin bir maksadı mı var..üstelik bundan yaklaşık 5 sene öncesine kadar , başörtüleri muntazam ,omuzlarını da kapatacak tarzda olurdu...birden mendil gibi ve aynı tarzda başörtüler ile çıkmaya başladılar..sebebini merak ediyorum.. 10 Ağustos 2013 0417 faniikul Kapalı süleymancı hanım kardeşlerimin , başörtüsü örtüş tarzını rahatsız edici buluyorum..başörtüleri ile kendilerini belli etmelerinin bir maksadı mı var..üstelik bundan yaklaşık 5 sene öncesine kadar , başörtüleri muntazam ,omuzlarını da kapatacak tarzda olurdu...birden mendil gibi ve aynı tarzda başörtüler ile çıkmaya başladılar..sebebini merak ediyorum.. 9 yıl önce - Alıntıya git O kadar söylenmesine rağmen renkli cıvıl cıvıl tarz'a devam. Ve marka...Özellikle Vakko çok meşhur.... 10 Ağustos 2013 1242 kaptan-ıderya Aday Memur bayramda konuşmayayım diyorum ama zorla konuşturacaklar arkadaş. baronesi kâle almıyorum çünkü bu hepimizin düşmanı. bu arada hepimiz birbirimize düşman oluyoruz sanki bunun için " Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz" hadisini hatırlatma luzumu gördüm. önce antimodernist'ten başlayalım. Süleyman Efendinin Talebeleri senin suratına tükürse belki şifa olur diyecem ama yok yok onlar tükürüğünü bile boşa senin beynin de biraz yıkansaydı da beynindeki bulanıklıktan biraz olsun kurtulsaydın. nasibsiz kelb kurban bayramında dağa çıkarmış görünen o ki sen ramazanda çıkmışsın aranızdaki alameti farika bu, ha bide kelb bile yediği çanağa pisletmezken sahibine sadıkken...neyse nasipsiz biri için fazla bişey söylemeye gerek yok. aretias'a gelince kardeşim saygı duyacaksın gerekirse elini bunları seni veya birilerini kızdırmak için söylemiyorum çünkü arkadaşım, adamlar o kadar güzel vaaz ediyoki ben sadece görev yaptığım camiye geldikleri zaman ne sarık cübbeyi giyiyorum ne de vaaz cemaatlerden de gelen oluyor onlara da aynı saygıyı gösteriyorum ayrı gayrı yok ama bu işi bence en iyi onlar de istifade ediyorum. hepsi aynı olmayabilir lakin geneli için bükemediğin bileği öpeceksin hiç kötülüğünü yaptığım yerde hiç cemaat sorunu izinlerimi kullanırken hep o arkadaşları çağırıyorum sağolsunlar onlar da onları da müftümüz tavsiye cemaatle alakalı bi ihtiyacımızda müftülük ilk etapta onlara görev arkadaşlar kimse kusura bakmasın biraz ağır olabilir ama genelleme yapmadan genel olarak söylemek istiyorum bizim parayla yaptığımız işi onlar Allah Rızası için aretias kardeşim güzel düşünürsen güzel hep güzel gördüm sana da aynı şeyi tavsiye sizi de süleymancı hanım kardeşlerimizin başörtüsü tarzı rahatsız etmişe merak etmişsiniz. acaba başörtüsü takmayanlar da sizi bu kadar rahatsız ediyor mu ben de bunu merak etrafınızda hiç başörtüsüz insan yok mu?yoksa siz iran veya endenozya'dan falan mı geldiniz?neyse... faniikul kardeşim sana da fani olduğunu hatırlatmak isterim cıvıl cıvıl sözleri size hiç yakışmıyor hele hele hasekiyi kazanan birine hiç bu işle uğraşmaları hiç hiç hiç bile öğrenmişsiniz de sizden öğreniyorum." o kadar söylenmesine rağmen" demişsin ne dediler ben de merak ediyorum kot üstünde başörtüsü olanlara da bişey söylendi mi acaba?kardeşim bırakın isteyen istediği gibi örtünsün yeter ki kıyafetiyle örtünmeyenleri örtebiliyorsanız ne mutlu kişinin hidayetine vesile olabiliyorsanız ne mutlu size."Ey Allah'ın kulları kardeş olun".selam ve dua ile 10 Ağustos 2013 1325 aretias Kapalı kaptan-ı derya kardeşim çok güzel anlatmışsın tebrik ederim! ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz... 10 Ağustos 2013 1513 kaptan-ıderya Aday Memur sayın kardeşim dikkat edersen laf değil icraatları anlattım, yaşadıklarımı anlattım. yine de herkesi olduğu gibi kabul etmek lazım. bu da senin anlayışın seni de böyle kabul ediyorum sen de beni böyle kabul et. bir kaç kişinin yüzünden bir cemaate laf söylemenin anlamı yok. bu hangi cemaat olursa olsun senin yüzünden diyanet camiasına laf gelecekse onlarında karşısındayım. birbirimizi hoş görmemiz lazım. utanarak tekrar söylüyorum bu cemaatlerin çoğu bizden iyi görev yapıyor. başkalarını değil de biraz da nefsimizi dize getirmeye öpmekle dudak aşınmaz. ayırım yapmadan tekrar hepsinin elinden öpüyorum. 10 Ağustos 2013 1516 hakaan61 Memur süleyman efendi hazleri cemaatinin hizmetlerine bir diyecek yok. Allah Onun rızası, için çalışanlardan razı olsun. Ancak cemaatin bazı illerde AK PARTİ nin rakiplerine blok olarak destek vermesi, bu sayede bazı büyükşehirleri kaybetmelerinin izahı yoktur. Örnek antalya dır. antalyada menderes türel'i değil chp li mustafa akaydın ı desteklemişler ve köy köy gezerek çalışmışlardır. mustafa akaydın ın akdeniz üniversitesi rektörü iken mütedeyyin insanlara, başörtülülere yaklaşımı bilinmektedir. buna rağmen menderes türelin ne kötülüğünü gördüler veya akaydında ne gibi hikmetler gördüler de akaydını desteklediler bilinmez. cemaatin üst liderleri arasında ne gibi görüşmeler anlaşmalar geçti bize malum değil. ama birçok imam arkadaşın bizzat şahidi olduğu bir konu . köylerde bile akaydına destek çalışması yaptılar. bunun izahı mümkün değildir. bu cemaat antalyada güçlüdür. müntesipleri çoktur, onun için sonuca etkili olmuştur. Akaydının her yaz yaptığı bira festivallerinden, buradaki heer türlü günah ortamından , gayri meşru işlerden, bu adama çalışan süleymancı kardeşlerimize de bir hisse gidiyor mudur acaba. "sebep olan illeyen gibidir" hadisine göre elbette o festivaldeki tüm günahlardan bir hisse de onlara vardır. ve daha nicelerinden. ben demiyorum ki bu cemaat komple ak partiye oy versin. neden mhp ye değil bbp ye değil, sp ye değil akpye değil de chp ye. burdan şu sonuç çıkıyor antalyada belediyeyi akp kaybetsin de kim kazanırsa kazansın. gözünüz aydın kazandı. ama şunu da görüyorum, cemaatin tepesindekiler ne kadar başka partilere yönlendirme yapsalar da bir çok süleymancı kardeş bu telkinlerin dini bir konu olmadığı için uyulması zaruri bir konu olarak görmeyerek istedikleri partiye hür iradeleriyle, kendi istediklere yere oylarını veriyorlar. inşallah antalyada bu yanlıştan dönerler bu sefer. selametle... 10 Ağustos 2013 1546 kaptan-ıderya Aday Memur yine hep aynı hataları yapıyoruz genelleme. benim olduğum yerde de mhp ye oy verildi. ben bi arkadaşa sordum neden böyle yapıyorsunuz diye söz vermiştim söylemeyeceğime ama bi fitneyi önlemek adına anlatıyorumbizim partiyle pırtıyla işimiz olmaz dedi. bulunduğu bölgede kim hizmetlere daha faideli olacaksa şahıs olarak ona oy bizi aşar demişti aslında bizi de aşar. antalya'daki durum inandırıcı değil ama şaşırtıcı. başbakanı dinlerken hoşlarına gidiyor çok şahit oldum. bir de veren yine veriyor kim ne derse desin. hem bide acı ve güzel bi istatistik bu cemaatin hangi partiye oy verirse meclisten aşağı ettiğini göstermiştir bırakın vermesinler. kimseyi parti yüzünden sevip veya kötühem bide şu partiye oy veren müslüman buna vermeyen değil gibi yerlere gider bu konu. bence bu konuyu bu tarafa çekmeyelim 10 Ağustos 2013 1601 kaptan-ıderya Aday Memur yine hep aynı hataları yapıyoruz genelleme. benim olduğum yerde de mhp ye oy verildi. ben bi arkadaşa sordum neden böyle yapıyorsunuz diye söz vermiştim söylemeyeceğime ama bi fitneyi önlemek adına anlatıyorumbizim partiyle pırtıyla işimiz olmaz dedi. bulunduğu bölgede kim hizmetlere daha faideli olacaksa şahıs olarak ona oy bizi aşar demişti aslında bizi de aşar. antalya'daki durum inandırıcı değil ama şaşırtıcı. başbakanı dinlerken hoşlarına gidiyor çok şahit oldum. bir de veren yine veriyor kim ne derse desin. hem bide acı ve güzel bi istatistik bu cemaatin hangi partiye oy verirse meclisten aşağı ettiğini göstermiştir bırakın vermesinler. kimseyi parti yüzünden sevip veya kötülemenin anlamı iradesine saygı kavgaya bide şu partiye oy veren müslüman buna vermeyen değil gibi yerlere gider bu konu. bence bu konuyu bu tarafa çekmeyelim. 10 Ağustos 2013 1611 koordineryus Kapalı nefis sahibi insana sınırsız destek olursan önünü alamazsın, süleymancılar çok yakın tanıdıkları için taib beyi mesafeli destek veriyorlar, şimdi fetullahefendi uyandı mesafe koymaya başladı, yüzde 30 ile ikdidar olsa bu kadar ağzı bozuk olabilir mi dindar bir insan, yüzde 34-38 oy zamanında ne kibar idi... 10 Ağustos 2013 1626 hakaan61 Memur belediyecilikte hizmete kim daha ehil acaba? 10 Ağustos 2013 1629 kaptan-ıderya Aday Memur nefis sahibi insana sınırsız destek olursan önünü alamazsın, süleymancılar çok yakın tanıdıkları için taib beyi mesafeli destek veriyorlar, şimdi fetullahefendi uyandı mesafe koymaya başladı, yüzde 30 ile ikdidar olsa bu kadar ağzı bozuk olabilir mi dindar bir insan, yüzde 34-38 oy zamanında ne kibar idi... koordineryus, 9 yıl önce - Alıntıya git koordineryus kardeşim lütfen bu konulara girmeyelim bu kanular bizi aşar, bu konular üstümüzden taşar ve bizi birbirimize kırdırır. "Gelin kardeş olalım, hep kardeş kalalım" selam ve dua ile Toplam 73 mesaj
süleymancı kadınların başörtüsü neden öyle