🥊 Türkiye Nin Coğrafi Konumu Nedir Kısaca
IJRwQa. Türkiye’nin Coğrafi Konumu ve Özellikleri Türkiye Kuzey Yarım Küre’de, eski dünya karalarının birbirine en çok yaklaştıkları stratejik bir bölgede yer alır. Buna bağlı olarak matematiksel ve özel konumu ülkenin sosyal, politik ve ekonomik durumu üzerinde etkili olmaktadır. Türkiye’nin Matematiksel Konumu Türkiye 36° – 42° Kuzey enlemleri, 26°-45° Doğu boylamları arasında yer alır. Buna bağlı olarak; Türkiye dört mevsimin belirgin olarak yaşandığı ılıman kuşakta yer alır. Güneş ışınları yıl içinde düz zeminlere dik gelmez. Bu nedenle yatay düzleme dik duran cisimlerin gölge boyları sıfır olmaz. Ülkenin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır. Türkiye’nin Özel Konumu Türkiye’nin eski dünya karaları olan Asya ve Avrupa kıtalarında toprakları bulunur. Üç tarafı denizlerle çevrili yarımada özelliği taşır. Ortalama yüksekliği fazla olup 1130 m, yükseklik batıdan doğuya doğru artar. Yakın jeolojik zamanda oluştuğundan kırıklı arazisi fazladır. Bu nedenle tektonik depremler sık görülür. Maden çeşitleri fazladır. Ortadoğu ve Asya petrollerine yakınlığı, boğazlara sahip olması jeopolitik önemini artırır. Türkiye’yi Çevreleyen Denizler Karadeniz Sularının Özellikleri Karadeniz, bol su taşıyan akarsularla beslendiğinden ve bol yağışlı bir bölgede bulunduğundan su seviyesi yüksektir. Bulunduğu enlem nedeniyle suların sıcaklığı Akdeniz sularına göre daha düşüktür Derinlerde kükürtlü hidrojen gazının bulunması, 200 m’nin altındaki derinliklerde deniz canlılarının yaşamını engeller. Tuzluluk oranı, %o 18’dir. Akıntılar Karadeniz’in su seviyesinin yüksek ve tuzluluk oranının düşük olması nedeniyle Karadeniz’den Marmara Denizi’ne doğru bir üst akıntı bulunmaktadır. Marmara Denizi’nden de Karadeniz’e doğru alt akıntı bulunur. Kıyı Tipi Karadeniz’in Anadolu kıyıları, dağlar kıyıya paralel uzandığından genellikle dik ve yüksek kıyılar şeklindedir. Boyuna kıyı tipi özelliğindedir. Bu nedenle, Anadolu kıyılarının gerçek uzunluğu ile kuş uçuşu uzunluğu arasındaki fark azdır. Marmara Denizi Sularının Özellikleri Marmara Denizi sularının özelliği bakımından, Akdeniz ile Karadeniz arasında bir geçiş özelliği gösterir. Karadeniz’den olan üst akıntı nedeniyle yüzeyde %o 23 tuzluluk oranı, Akdeniz’den olan alt akıntının etkisiyle derinlerde %o 36 civarındadır. Akıntılar Akdeniz’in tuzlu suları alt akıntı ile Karadeniz’in az tuzlu suları ise üst akıntı ile Marmara Denizi sularına karışır. Kıyı Tipi Marmara Denizi kıyılarında birden fazla kıyı tipi görülmektedir. Örneğin, İstanbul ve Çanakkale Boğazı kıyılarında ria kıyı tipi, İzmit-Yalova arasında enine kıyı tipi, kuzey kıyılarında limanlı kıyı tipi görülür. Ege Denizi Sularının Özellikleri Sularının özellikleri bakımından Akdeniz’e benzerlik gösterir. Tuzluluk oranı, Ege Denizi’nin kuzeyinde yaklaşık %o33, güneyinde ise yaklaşık %o 37 dir. Akıntılar Akdeniz’in tuzlu suları alt akıntı ile Ege Denizi sularına karışmaktadır. Karadeniz’den ise Ege Denizi’ne doğru üst akıntı bulunmaktadır. Kıyı Tipi Ege Denizi’nin Edremit – Kuşadası arası, dağlar kıyıya dik uzandığından enine kıyı tipindedir. Güneybatı Anadolu kıyıları ise Bodrum, Marmaris, Datça ria tipi kıyılardır. Akdeniz Sularının Özellikleri Akdeniz sularının sıcaklığı diğer denizlerimizden daha yüksektir. Bulunduğu enlem nedeniyle sıcaklık ve buharlaşma fazladır. Buna bağlı olarak, tuzluluk oranı %o 36 ilse %o 39 arasında değişir. Akıntılar Akdeniz’in çok tuzlu yoğun suları dip akıntı ile Marmara Denizi’ne ulaşır. Kıyı Tipi Akdeniz’in Anadolu Kıyıları genlikle boyuna kıyı özelliğindedir. Finike – Kaş arasında Dalmaçya kıyı tipi görülür. Türkiye’nin Sınırları ve Komşuları Türkiye’nin kara ve deniz sınırlarının toplam uzunluğu yaklaşık km’dir. Burada Türkiye’nin kara sınırları ve komşuları incelenecektir. Sınırları Türkiye’nin kara sınırları yaklaşık 2753 km’dir. Irak ve İran sınırları doğal sınır özelliği taşımaktadır. Diğer sınırlarımız yer yer bazı engellerden geçseler bile büyük çoğunluğu politik sınır özelliğindedir. En uzun sınırımız 877 km’lik Suriye, en kısa sınırımız 18 km’lik Nahçıvan sınırıdır. Komşuları Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan bir köprü özelliğindeki Türkiye, Asya’da Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, İran, Irak, Suriye, Avrupa’da Yunanistan ve Bulgaristan ile sınır komşusudur. Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri Türkiye’nin bölgelerini incelerken öncelikle bazı kavramların bilinmesi gerekir. Bunlar coğrafi bölge, coğrafi bölüm ve yöredir. Coğrafi Bölge Taşıdığı belirli Coğrafi özellikleri ile çevresinden ayrılan, kendi içinde benzerlik gösteren en geniş coğrafi birimdir. Coğrafi bölgelerin sınırları belirlenirken doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler temel alınır. Coğrafi Bölüm Bir coğrafi bölge içinde doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler bakımından farklılık gösteren küçük birimlerdir. Yöre Bölüm içerisinde farklı özelliklere sahip, bölümden daha küçük birimlerdir. Iğdır Yöresi, Göller Yöresi, Menteşe Yöresi gibi. Ülkemiz 1941 yılında toplanan Birinci Coğrafya Kongresi’nde 7 coğrafi bölgeye ve 21 bölüme ayrılmıştır. Bunlar, Karadeniz Bölgesi Marmara Bölgesi Ege Bölgesi Akdeniz Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Doğu Anadolu Bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye madenleri hakkında bilgi burada…. Türk yemekleri hakkında bilgi burada…. Kaynak; internet.
Türkiye hangi coğrafi konumda? Türkiye bulunduğu konum itibariyle kuzey yarım kürede yer alıyor. Türkiye aynı zamanda Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu bölgelerinin de tam ortasındadır. Bu stratejik konumu itibariyle batının doğuya açılan kapısıdır. Ülkenin üç tarafı denizlerle çevrili olması bakımından ayrıca bir yarımadadır. Türkiye’nin coğrafi konumu nedir 9 sınıf? Türkiye, Kuzey Yarım Küre’de, 36-42 derece kuzey enlemleriyle 26-45 derece doğu boylamlarında arasında yer alır. Bu durumu ülkenin kutuptan çok Ekvator’a yakın olmasına ve ılıman kuşakta bulunmasına neden olmuştur. Coğrafi konum nedir ve özellikleri? Bir ülkenin, yerin coğrafi konumu denilince; – Ekonomik ve kültürel özellikler bakımından farklılık gösteren yerlere göre durumu anlaşılır. Kısaca, bir yerin enlem ve boylamlara göre yerküre üzerindeki yeri ve çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan coğrafi koşulların tümüne birden “Coğrafi konum” denir. Coğrafi konumu nedir? Coğrafi konum bir yapı ve etmenin bulunduğu yerin paralel, meridyen gibi ölçü birimleri ile gösterilmesi ve yerinin belirlenmesidir. Herhangi bir noktanın Dünya üzerinde kapladığı alan olarak da tanımlanır. Türkiye 26 doğu meridyeni nereden geçer? Meridyen, Türkiyenin uç noktalarının en batı kısmını oluşturur. Gökçeada’nın batısındaki İnce Burun, yaklaşık 26°D meridyeni olarak kabul edilir. 26 doğu meridyeni Türkiye’den geçer mi? Türkiyenin matematik konumu; 26°-45° doğu meridyenleri, 36°- 42° kuzey paralelleridir. Türkiyenin uç noktalarından olan meridyen, Türkiyenin en doğusundan geçer. Türkiye’nin mutlak konumu nedir kısaca? Ülkemizin mutlak konumu 36-42 derece kuzey paralelleri ile 26-45 derece doğu meridyenleri arasında kalan bölgede bulunur. Bunun anlamı Türkiye, Greenwich baz alınarak doğu yarım küre içerisinde yer almaktadır. Coğrafi konum nasıl hesaplanır? Coğrafi konum, dünya üzerinde bulunan herhangi bir noktanın paralel ve meridyen gibi ölçü birimleri aracılığıyla yerinin belirlenmesidir. Bu ölçü birimleri, o kadar detaylı bir ölçüm birimidir ki dünya haritası üzerinde en ufak noktalar dahi belirlenebilmektedir. Coğrafi konum nasil bulunur? Bir yeri bulmak için koordinat girme Bilgisayarınızda Google Haritalar’ı açın. Arama kutusuna koordinatlarınızı girin. Aşağıda, kabul edilen biçimlere örnekler verilmiştir Ondalık derece DD Derece, dakika ve saniye DMS 41°24’ 2°10’ Coğrafi konum nedir Osmanlı Devleti? Osmanlı Devletinin kuruluş yeri, Söğüt kasabası ve yakın çevresidir. Beyliğin kurulduğu yıllardaki 1300 sahip olduğu toprak alanı, ancak … Osmanlı Beyliği coğrafyasına bakıldığında, doğusunda Sakarya Nehri ve onun ötesinde oldukça sarp ve dik görünümlü Köroğlu dağları bulunmaktadır. 26 derece doğu meridyeni Türkiye’den geçer mi? Türkiyenin matematik konumu; 26°-45° doğu meridyenleri, 36°- 42° kuzey paralelleridir. Türkiyenin uç noktalarından olan meridyen, Türkiyenin en doğusundan geçer. 36-42 kuzey 26-45 Doğu hangisi Türkiye? Türkiye, 36° – 42° Kuzey paralelleri ile 26° 45° Doğu meridyenleri arasında yer alır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye Ekvator’un kuzeyinde ve Greenwich’in doğusunda bulunan bir ülkedir. 26 derece doğu meridyeni Türkiyede nereden geçer? Meridyen, Türkiye’nin uç noktalarının en batı kısmını oluşturur. Gökçeada’nın batısındaki İnce Burun, yaklaşık 26°D meridyeni olarak kabul edilir. Mutlak ve göreceli konum nedir kısaca? Aslında bir şeyin var olduğu yer olan konum enlem ve boylam ile ifade edilir. Bu enlem ve boylama göre konum bulunabilir. Ancak göreceli konum bir bakıma daha farklıdır. Çünkü göreceli konum, bir yerin diğer bir yere göre nasıl konumlandığıdır. Mutlak ve göreceli konumu nedir? Bunlar; mutlak konum ve göreceli konumdur. Mutlak Konum Absolute Location Mutlak konum, yeryüzünde sabit bir noktaya dayanarak bir yerin konumunun ifade edilmesidir. Mutlak konumlandırmada Ekvator ve Başlangıç Meridyeni sabit nokta olarak kabul edilerek, enlem ve boylam dereceleri kullanılmaktadır.
Türkiye, resmi adıyla Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtaları arasında, kuşbakışı görünümü kabaca doğu-batı doğrultusunda bir dikdörtgeni andıran Anadolu platosu ve Trakya yarımadası üzerinde kurulmuştur. Akdeniz, Karadeniz, bu iki denizi Boğazlar vasıtasıyla birbirine bağlayan Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Eski çağın başlıca uygarlık alanları olan Akdeniz dünyası, Balkanlar, Ortadoğu ve Uzakdoğu göç ve ticaret yollarının kesişim noktasında bulunan Türkiye coğrafyası pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Türkiye, rejimi demokrasi olan bir cumhuriyettir. Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı sonunda 20. yüzyıl başında yıkılmasından sonra, 1923 yılında Türk Kurtuluş Savaşı ile, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulmuştur. Türkiye, Müslüman çoğunluğa sahip ülkeler arasında en gelişmiş ve modern ülke haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik sosyal bir hukuk devletidir. Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Konseyi ve İslam Konferansı Örgütü Türkiye'nin üye olduğu uluslararası örgütlerdendir. 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren Avrupa Birliği'ne tam üyelik için müzakerelere başlanmıştır. 'Türkiye' kelimesi Bilimadamları ve araştırmacılar Türkiye kelimesinin İtalyancadan geldiğini kabul ederler. Prof. Dr. İlber Ortaylı bir makalesinde Cenevizlı ve Venedikli tüccar ve diplomatların, 12. yüzyılda, Türkiye'yi Turchia ve Turmenia olarak tanımladıklarını belirtir. Ayrıca, Türkiye adı ilk defa 1190'da bir yazılı kaynakta, haçlı seferi vekayinamesinde geçmektedir. Prof. Dr. Abdulhaluk Çay ise Turchia tanımını çok daha gerilere götürür ve Turchia tabirine ilk defa 6. yüzyılda Bizans kaynaklarında rastlandığını belirtir ve şöyle der "Bu tabir 9. ve 10. yüzyıllarda İdil/Volga nehrinden Orta Avrupaya kadar uzanan saha için kullanılmıştır." Bu kulanımın Kafkasya bölgesinde Hazar Kağanlığı için Doğu Türkiyesi, Arpad hanedanının kurduğu Macar Devleti için Batı Türkiyesi şeklinde olduğunu ve aynı tabirin 12. yüzyıldan itibaren Anadolu için kullanıldığını belirtir. Tarihte 13-14. Mısır Memlükleri de Türkiye adını kullanmışlardı ed-devletüt Türkiya 1250-1387. Batılar, Turchia halkına hiçbir zaman Türkiyeli demeyip, TürkTurc demişlerdir. Osmanlı devletinde, 19. yüzyıla kadar Türkiye adı kullanılmadı, devleti Osmaniye, Memaliki Şahane, Diyarı Rum adları kullanıldı. Daha sonra, Genç Osmanlılar arasında Osmaniye yerine Türkistan, Türkeli, Türkili gibi adlar önerildiyse de, Orta Asya'da Türkistan adlı bir devlet olduğundan bu benimsenmedi. Anayasada 1921 Türkiye adı yazıldı ve 1923'de Türkiye adı resmi olarak kabul edildi. Politik hayat 9 Eylül 1923`te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan Cumhuriyet Halk Partisi CHP, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisidir. Merkez kanatta yer alır. Başlangıçta adı "Halk Fırkası" olan parti 1924 yılındaki kurultayda adını "Cumhuriyet Halk Fırkası" olarak değiştirdi. 1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", ve "Laiklik" ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye "Devletçilik" ve '"Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Partisi" oldu. Türkiye'deki tek parti yönetiminin, bugünkü anlayış ve tanım çerçevesinde bir demokrasi olmadığı çok açıktır ancak o günlerin koşullarında tek partili cumhuriyet insan haklarına saygı ve özgürlük kriterleri açısından benzersiz bir yerdedir. Doğu ve Orta Avrupa sağ ve sol diktatörlerin baskısı altında idi. Almanya'da Hitler İtalya'da Mussolini, İspanya'da Franko'nun faşist yönetimleri vardı. Fransa, Belçika ve İsviçre'de kadınlar en temel insan haklarından biri olan siyasal haklardan yoksun bulunuyorlardı. Yani nüfusun yarısını oluşturan kadınların seçme ve seçilme özgürlükleri yoktu. Tek parti yönetimindeki demokrasi uygulamaları bu perspektif içinde değerlendirildiğinde ve o günün dünyası incelendiğinde bu kriterler açısından bir sıralama yaparsak Türkiye özgürlükçü tarafta yer almaktadır. II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi. Basında ve mecliste çok partili siyasal sistemi savunan bir anlayış oluştu. Buna CHP genel başkanı ve cumhurbaşkanı İsmet İnönü de yaptığı konuşmalarla destek verdi. Devlet biçimi Türkiye'nin devlet biçimi cumhuriyettir. Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal önderliğinde 1923'te kurulmuştur. Resmi dili Türkçe'dir. Laik,demokratik,sosyal bir hukuk devleti yönetim anlayışı vardır. Kuvvetler ayrımı esası vardır. Yasama işlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi, yürütme işlerini Hükümet, yargı işlerini ise bağımsız mahkemeler yapar. Türkiye'de 1923'te cumhuriyetin ilanı ile devlet başkanı cumhurbaşkanı sıfatını almıştır. Cumhurbaşkanı devletin başı ve başkomutandır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM Kuruluş 23 Nisan 1920. Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organıdır. Halk tarafından her 4 yılda bir yapılan seçimler ile belirlenen milletvekilleri TBMM çatısı altında yasama görevini yerine getirmek üzere kanunları belirler. TBMM ye 550 milletvekili seçilmektedir. Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti'nde yürütmenin başıdır. Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder. Hükümeti ve icraatlarını yönetir. Türkiye Cumhuriyeti'nde her 5 yılda bir genel seçimle oluşan Meclis tarafından Başbakan, 5 yıl süre ile seçilir. Türkiye ve Avrupa Birliği DP, 31 temmuz 1959'da AET'ye ortak üye olmak için topluluk konseyine başvurdu. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ve Menderes, Zorlu, Polatkan'ın idamları üzerine Fransa cumhurbaşkanı De Gaulle, Türkiye'nin üyeliğinin dondurulmasını istemiştir. AT ile görüşmeler Eylül 1959-Ekim 1960'da istişari olarak başladı. Askeri darbe yüzünden görüşmeler 1960'a kadar kesildi. Türkiye, gümrük birliği hedefiyle görüşmelerde yer aldı. 1963'e kadar görüşmeler yapıldı. 12 Eylül 1963'de Ankara Anlaşması imzalandı, gümrük birliğine dayalı ve ortak üye olan Türkiye'nin tam üyeliğini amaçlayan anlaşma idi. 22 Temmuz 1970'de Katma Protokol imzalandı. Türkiye 25 Aralık 1976'da tek taraflı kararla bütün yükümlülüklerini dondurdu. 21 Eylül 1979'da iki taraf, ilişkileri 5 yıllığına dondurdu. 6 Şubat 1980'de dışişleri bakanı Hayrettin Erkmen, Türkiye'nin tam üyelik için başvuruda bulunacağını açıkladı. Ancak, 12 Eylül 1980'deki askeri darbe ile ilişkiler 6 yıl daha donduruldu. Türk parlamenterlerin üyelikleri düşürüldü. Avrupa, Türkiye'den demokrasiye dönüş takvimi uygulamasını istedi. 1986'da ilişkiler tekrar başlatıldı. 1987'de uyum anlaşması yapıldı. 18 Aralık 1989'da AT Komisyonu türkiye'nin tam üyelik başvurusu hakkındaki görüşünü açıklamış, topluluğun 1992'den önce yeni üye kabul etmeyeceğini belirtmiştir. 21 Ocak 1992'de iki taraf arasında teknik işbirliği programı imzalandı. 21 Ocak 1992'de çalışma programı Ankara'da imzalandı. 6 Mart 1995'de ortaklık konseyi kararında AB'ye Türkiye'nin gümrük birliği temelinde katılması AP'nin onay sürecine bağlandı. 2003 yılında Türkiye ile üyelik görüşmeleri başladı, ancak ucu açıklık ve hazmetme kapasitesi şartları konuldu, üyelik müzakere başlıkları 2005'de donduruldu. Papa ve Fransa, Almanya gibi kurucu üyelerin liderleri Türkiye'nin AB'ye girmesinin imkansızlığını açıkladılar. Kıbrıs Barış Harekatı Kıbrıs Barış Harekatı, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askeri harekatın adıdır. 1571’de Osmanlı yönetimi Kıbrıs’ta yer aldı. Daha önce Ada’da Venedikliler egemendiler. Osmanlı yönetimi, Venedikliler’in elindeki mülkü Rum Ortodoks Kilisesi’ne aktardı. Kiliseye geniş yetkiler verdi. Böylece Rum Kilisesi’ne ve toplumuna güç geldi. Giderek bu güç Türkiye’den gelip yerleşen Türkler’e karşı kullanılacaktı. 1878’de Rusya karşısında zor durumda kalan Osmanlı, Kıbrıs’ın yönetimini geçici olarak İngiltere’ye verdi. Birinci Dünya Savaşı’nda da İngiltere, Kıbrıs’a el koydu. 1950’lerin sonlarında bağımsızlık hareketi başladı ve uluslararası anlaşmalara dayanan bir Türk-Rum Ortak Devleti kuruldu. Fakat Rumlar böyle bir Ortak Devlet’e razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; anlaşmaları, uluslararası anlaşmaları çiğneyerek ve Anayasayı çiğneyerek ve soykırımla Türkler’e saldırılarda bulunarak, Rumlar, 1963 yılında Ortak Devlet’i yıktılar. Kıbrıs Barış Harekatı, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askeri harekatın adıdır. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit 5 Temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanlarının çalışmalarına başladığı ve 30 Temmuz'da sona eren I. Cenevre Konferansı konferansında Türk tarafının kabul edilen isteklerinin Kıbrıs Nikos Sampson Hükumeti tarafından uygulanmaması sonucu, adada gelişmelerin kötüye gitmesi sebebi ile Kıbrıs Barış Harekatı emrini vermiş ve Kıbrıs işgal edilmiştir. Türk Ulusu Atatürk; Türk Ulusunu "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkı'na Türk Ulusu denir" şeklinde açıklamaktadır. Bugünkü Türk ulusunun temelleri, 20. yüzyılda gerileyen ve toprak kaybeden Osmanlı'nın kendini tanımlamasıyla ortaya çıkmıştır. 1912-13 yılında kaybedilen Balkan Savaşları sonunda Balkanlar'dan Anadolu'ya göçenlerle Türklük şuurunun gelişmesi, Türk ulusu'nun oluşmasında ilk olgudur. 1915'deki Çanakkale Savaşı ile de bugünkü Türk ulusunun karakteristik özellikleri ortaya çıkmıştır. Çanakkale Savaşı Türk ulusu'nun ne olduğunu özetleyen ikinci olgudur. Çanakkale'den sonra Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması "Türk ulusu"nun tanımlanmasında üçüncü olgudur. Amerikalı Türkolog Carter V. Findley, Dünya Tarihinde Türkler adlı eserinde, bugünkü Anadolu Türkleri'ni; Orta Asya steplerinde başlayan ve Ankara'da son bulan bir otobüs yolculuğuna benzetir. Otobüs Ankara'ya gelene kadar pekçok ara durakta durmuş ve bu ara duraklarda yolcuların kimileri inmiş ya da bazı yeni yolcular binmiş. Bu duraklarda Türkler pekçok kültürel etkileşime girmişler, yeni dinler tanımışlar fakat en önemli mirasları olan Türkçe'yi korumayı başarabilmişlerdir. Türkçe, Anadolu Türklerinin ve ulusunun anlamlandırılmasında temel etkenlerin başında gelmektedir. İkincisi otobüs pekçok durakta durmuş olsa da Orta Asya'da kurulan medeniyetin getirdiği sağlam kültürel birikim ve miras, kimliklerini korumak için dayanak olmuştur. Türk ulusunun temel yapı taşını "Orta Asya Türk kültürü" oluşturur. Bunun yanında Anadolu'dan kaynaklanan medeniyetler ile İslamın getirdiği medeniyetler de Türk ulusu içinde kendine yer edinmiştir. Sanıldığı aksine Türk ulusçuluğu, dünya'da en son gelişen "ulusçuluk hareketleri"nden birisidir. Türk milliyetçiliği Balkanlardaki ayrışmalar sonucunda ancak 20. yüzyılda kendini tanımlamaya başlamıştır. Türk edebiyatında, Türk tiyatrosunda, Türk sanat eserlerinde Batı'da olduğu gibi aşırı milliyetçi duygular, yapılanmalar görülmez. Osmanlı'dan gelen paylaşma sentezi ön plandadır. Irkçılık veya herhangi bir unsurun diğerlerine baskı yapması anayasanın kesin hükümleriyle yasaklanmış olduğu gibi, halkta da, pek çok Batı toplumunun aksine, ırkçılık eğilimi ve alışkanlığı bulunmaz. Türkiye'de yaşayan herkes etnik kimliğine bakılmaksızın Türk vatandaşıdır. Türk milleti ve devleti ayrılmaz bir bütündür. Herkesin etnik kimliğine saygı duyulur. Nüfus Türkiye'nin 2007 yılı tahmini nüfusu 75 milyondur. Kuruluş döneminde Balkan ağırlıklı olan nüfus, Anadolu vilayetlerindeki yüksek nüfus artışı nedeniyle 1980'lerden sonra Anadolu ağırlıklı olmuştur. 1985 sayımına göre Türkiye nüfusunun yüzde 10'u Trakya, yüzde 13,1'i Karadeniz, yüzde 19,4'ü Marmara ve Ege, yüzde 9,2'si Akdeniz, yüzde 7'si Batı Anadolu, yüzde 24,1'i İç Anadolu, yüzde 4,8'i Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve yüzde 12,4'ü Doğu Anadolu'da yaşamaktadır. Nüfusun yüzde 33'ü kırsal, yüzde 67'si kentsel alanlarda bulunur. Yaşlara göre nüfus oranı 2006 0-14 yaş arası %25,5 erkek - kız 15-64 yaş arası %67,7 erkek - kadın 65 yaş ve üstü %6,8 erkek - kadın Yaş ortalaması Toplamda 28,1 yaş Erkek 27,9 yaş Kadın 28,3 yaş Nüfus Artışı %1,06 2006 Türkiye'nin en büyük nüfusuna sahip kentleri sırayla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Mersin , Adana, Samsun, Kayseri,Manisa, Antalya,Diyarbakır ve Trabzon'dur Din Türkiye laik bir ülke olduğundan din ve devlet işleri ayrılmıştır. Dini veya etnik isimli siyasi parti kurulması anayasaya göre yasaktır. Cumhuriyetin ilk yıllarında dinin devlet kontrolü dışında yürütülemeyeceği kanaatine varılarak, devlet tarafından denetlenmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Buna dayanarak 3 Mart 1924 tarihinde Başbakanlığa bağlı bir teşkilat olarak Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Bu teşkilat bireylere din hizmetini sağlamak ve camii gibi Müslüman ibadet yerlerini yönetmekle görevlidir. Süleymaniye Camii-İstanbulDini inanç veya inanmama, dinii kuralları şahıs olarak uygulama veya uygulamama özgürlüğü anayasa'nın korumasındadır. 1923'ten önce geçerli olan dinii kanunlar tamamen geçerlilikten kaldırılmıştır. Osmanlı Devletinde resmi aidiyet unsuru olan 'Müslüman' kavramı 1923'ten bu yana kullanılmaz, bu aidiyetin yerine, ulusal aidiyet olan 'Türk' kavramı gelmiştir. Toplam nüfusun çok küçük %0,2'den az bir oranını Gayrimüslimler oluşturur. Bunlar Ermeni Gregoryen, Musevi, Süryani, Rum Ortodoks ve yaklaşık diğer çeşitli din ve mezheplerden insanlardır Katolik, Arap Ortodoks, Keldani, vs. Türkiye'deki Rum Ortodoks, Gayrimüslim nufusun büyük bir kısmı, Lozan Antlaşması gereği Yunanistan'a göç etmiştir. Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlar ile İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada'da yaşayan Rumlar mübadele dışında bırakılmıştır. Balkanlar'da ve Kafkaslar'da yaşayan Müslüman ahali Sırp ve Rus Çarlığı orduları tarafından Türkiye'ye sürüldü. Bugünkü Yunanistan nüfusunun yaklaşık yarısını, Anadolu'dan giden Rumlar oluştururlar. Bu göç edenlerin bir kısmını da hiç Rumca bilmeyen fakat Türkçeyi Yunan alfabesiyle yazan hıristiyanlaşmış Selçuklular yani Türkler Karamanlılar adı verilirdi. Dil Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. Bugün Türkiye Türkçesi nüfusun büyük bir çoğunluğu tarafından konuşulmaktadır. Bölgelere göre birçok farklı şivesi kullanılmakta olup belli bir eğitim seviyesine ulaşanlar İstanbul ağzını tercih etmektedirler. Tüm halkın iletişimini sağlayan ve hem resmi dil hem de eğitim dili olan Türkçenin yanında gündelik hayatta başka diller de konuşulmaktadır. Bunlar Abazaca,Arnavutça,Boşnakça Marmara bölgesi'nde ve İç Anadolu'da; Lazca, Gürcüce Karadeniz'de; Kurmanca, Zazaca ve Arapça gibi diller Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde kullanılmaktadır. Çok az sayıda olmalarına rağmen resmen azınlık durumunda bulunan Rumlar, Ermeniler'in bir kısmı ve Museviler'in küçük bir kısmı gündelik hayatta kendi dillerini yapılan araştırmalara göre Türkçe gündelik hayatta daha yaygın konuşulmaktadır. Diğer yaygın olarak konuşulan dillerle karşılaştırıldığında, daha az sayıda sözcük ve harf ile daha çok bilgi aktarmak olanaklıdır. Diğer pek çok dilde olmayan bir özelliğe göre, bir sözcük köküne ekler ekleyerek, tek sözcüklü tümceler oluşturulabilir. İdari Bölümler Türkiye, idari ve mahalli şartlar göz önünde bulundurularak çeşitli idari bölümlere ayrılmıştır. Merkezi idare kuruluşu bakımından illere, iller ilçelere, ilçeler ise köylere ayrılmıştır. Bunlara Mülki İdare Bölümleri denir. İdari bölümlerin tespitinde coğrafi durumları, ekonomik şartları, kamu hizmetlerinin gerekleri ve ulaşım durumları dikkate alınmaktadır. Türkiye'de en büyük idari birime il adı verilir. Bir il; il merkezi, ilçe merkezleri ve ilçelere bağlı bütün köyleri kapsar. İllerde yönetme ve yürütme görevini, devletin atadığı valiler yerine getirir. Cumhuriyetin ilk yıllarında 63 olan il sayısı, değişen şartlar ve ihtiyaçlara göre bugün 81'e ulaşmıştır. Gelişmiş bir çok ilçe de il olmayı beklemektedir. İlden daha küçük idari birimlere ilçe adı verilir. Her il, büyüklüğüne göre çeşitli sayıda ilçelerden oluşur. İlçelerde mülki amire Kaymakam adı verilir. En küçük idari birime ise köy adı verilir. Muhtar tarafından yönetilen köy, yönetim açısından ilçe merkezine bağlıdır. Son nüfus sayımına göre Türkiye'de 81 il, 850 ilçe ve fazla köy bulunmaktadır. Coğrafya ve İklim Türkiye'nin toprakları 36° - 42° Kuzey paralelleri ve 26° - 45° Doğu meridyenleri arasında yer alır. Kabaca bir dikdörtgeni andırır ve genişliği kilometredir. Göller dahil kapladığı alan km²'dir. Marmara Bölgesi % 8,5, Ege Bölgesi % 12, Akdeniz Bölgesi % 16, İç Anadolu Bölgesi % 18, Karadeniz Bölgesi % 18, Doğu Anadolu Bölgesi % 21, Güneydoğu Anadolu Bölgesi % 7,5 yer tutar. Trakya'nın yüzölçümü km² dir. Türkiye'nin kara sınırlarının uzunluğu km, adalar dahil sahil uzunluğu kilometredir. Türkiye 6-21 Haziran 1941 tarihinde yapılan Birinci Türk Coğrafya Kongresi'nde 7 ana coğrafi bölgeye ve 21 coğrafi bölüme ayrılmış, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden dördüne komşu olduğu denizin adı verilmiştir, diğer üç bölge de Anadolu bütünü içindeki konumlarına göre adlandırılmışlardır. Akdeniz Bölgesi %16, Doğu Anadolu Bölgesi %21, Ege Bölgesi %12, Güneydoğu Anadolu Bölgesi % İç Anadolu Bölgesi %18, Karadeniz Bölgesi %18, Marmara Bölgesi % yer tutar. Ülkenin yarısından fazlası, yükseltisi metreyi aşan yüksek alanlardan oluşur. Yaklaşık üçte biri orta yükseklikteki ovalar, yaylalar ve dağlar, yüzde 10'u da alçak alanlarla kaplıdır. En yüksek ve dağlık alanlar doğu kesimde yer alır. Kuzey kesimini Kuzey Anadolu Dağları, güney, doğu ve güneydoğu kesimlerini de Toroslar engebelendirir. Ülkenin en yüksek noktası, Ağrı Dağı'nın metreye erişen doruğudur. Başlıca geniş düzlükler Çukurova, Konya Ovası ve Harran ovalarıdır. Kaynağı ve denize döküldüğü yer ülke sınırları içinde olan en uzun akarsu kilometre uzunluğundaki Kızılırmak'tır. En büyük doğal göl, km² alan kaplayan Van Gölü'dür. 817 km²'lik alana yayılan Atatürk Baraj Gölü ise ülkenin en büyük yapay gölüdür. Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'nın yüzölçümü 279 km²'dir. Kara parçalarının toplam alanı 770,760 km², su alanlarının toplam alanı ise 9,820 km²' dir. Ekonomi Kuruluş yıllarında Osmanlı Devleti'nin yıkılış döneminin savaş yenilgileri geçmişiyle başlayan Türkiye ekonomisi 1923 sonrası yıllarda harap ve İzmir haricinde ne sanayi, ne sermaye sınıfı, ne altyapı, ne de eğitim mevcuttu. En basit ürünler dahi ithal edilmek zorundaydı. 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğunu okuma yazma bilmeyen yoksul insanlar oluşturuyordu. Anadolu'daki büyük toprak sahipleri de sanayi burjuvazisini oluşturmaktan çok uzaktı. II. Dünya Savaşı sonrasına kadar devlet ekonomisiyle yaşayan toplum, 1950'den sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin de etkisiyle büyük bir kapitalist sanayi kalkınma dönemine girdi. Bugün de sürmekte olan bu kalkınma süreci özellikle büyük toprak sahiplerinin, hızla modern sermaye sınıfına dönüşmesine yolaçtı. Anadolu'nun kalkınması ve alt yapısının oluşması sürecinde 200 milyar ABD dolarından fazla borç oluştu. GAP projesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu teşvik programları halen sürmektedir. Yıllık ortalama %6 üzerindeki ekonomik gelişme ile beraber büyük bir değişim ve modernleşme başladı. Öncelikle İstanbul, İzmir ve Mersin, gibi Batı bölgeleri, 1980'den sonra da bütün Anadolu illerinde büyük sermaye ve sanayi oluştu. Bir milyar ABD doları ve üzeri sermayeye sahip holding sayısı 26'ya ulaştı Forbes 2007 listesine göre. Bunun altındaki yüzbinlerce büyük, orta ve ufak ölçekteki şirket, ve oluşan işçi sınıfı,dinamik bir ekonominin taşıyıcıları oldular. Eğitim Kuruluş yıllarında toplam 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okur-yazar değildi. Günümüzde bu oran %90'dır. Türkiye eğitim sistemi; 8 yıllık temel eğitime dayanır. Daha sonra 4 yıllık orta öğrenim dönemi vardır. Üniversiteye geçiş Öğrenci Seçme Sınavı ile gerçekleştirilir. Yaygın eğitim kurumları bazında halkeğitimler bulunmaktadır. Açıköğretim sistemi de pekçok öğrenci tarafından kullanılmaktadır. 1930'lara kadar İstanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte İstanbul Üniversitesi ülkedeki sadece iki üniversite iken, günümüzde üniversite sayısı 82'dir. İstanbul Üniversitesi logosuTürkiye'nin en eski üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi'nin kuruluş tarihi 1453 yılına, en eski teknik üniversitesi olan İstanbul Teknik Üniversitesi'nin kuruluş tarihi ise 1773 yılına dayanır. 1961 Anayasasının 120. maddesinde üniversiteler özerk kuruluşlar olarak yer alırken, 27 Ekim 1960 tarihli 115 sayılı yasa, 1946 tarihli 4936 sayılı yasanın bazı maddelerini değiştirip yeni maddeler eklemiştir. Bu yasayla Milli Eğitim Bakanlığı'nın Üniversite üzerindeki yetkileri azalmış, fakülte kurullarına daha geniş katılım sağlanmış ve kadro tıkanıklıklarını aşmak üzere yeni düzenlemeler getirilmiştir. Kısaca yönetim, teşkilat, öğretim üyelği ve yardımcılığı konularında daha geniş özerklik koşullarında yeni esaslar konmuştur.[10] 2002 MEB istatistiklerine göre; toplam 6065 lise ortaoğretim bulunmaktadır. Bunların 2637'si geneldüz lise özel liseler dahil, 3428 tanesi ise mesleki lisedir. Kaynaklar Atatürk, Mustafa Kemal 1927. Nutuk, Cilt 1-2-3, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul 1970. De Lamartine, Alphonse. Osmanlı Tarihi, Cilt 1, Sabah Yayıncılık, İstanbul 1991. Öztürk, Kazım 1992. Atatürk'ün TBMM Açık ve Gizli Oturumlarındaki Konuşmaları, Cilt 1-2, Kültür Bakanlığı-Atatürk Dizisi. ISBN 975-1763-4-3 Akay, Oğuz 2006. Atatürk'ün Sofrası. Truva Yayınları. ISBN 975-6237-54-6 Meydan Larousse, Meydan Yayıncılık, 1988, Cilt 12, Sh. 357-388, Türkiye Cumhuriyeti. Temel Britannica, Ana Yayıncılık-Encyclopaedia Britannica, 1992, Cilt 18, Sh. 41-96; Türkiye. ISBN 975-7760-02-1 Türklerin ve Türkiye'nin Tarihi Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları, 1982.
türkiye nin coğrafi konumu nedir kısaca