🪐 Fetih Suresi 27 29 Meali

elFETİH SURESİ; İçinde İslâm’ın elde edeceği fetih, başarı ve zaferden bahsedildiği için Fetih adını alan bu sûre, hicretin altıncı yılında Hudeybiye antlaşması dönüşünde Mekke ile Medine arasında inmiş ve Medine’de inen sûrelerden sayılmıştır; 29 (yirmidokuz) âyettir. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla. 1. Biz sana doğrusu apaçık bir fetih 48 Sure. Fetih Suresi 27. Ayet Meali, Fetih 27, 48:27. Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi. FetihSuresi 27 29 ayetleri anlamı (meali) 27) Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi. FatihÇollak ile Surelerwww.ilamtv.com FetihSüresi Meal Ve Tefsiri 3 وَاُخْرٰى لَمْ تَقْ. Wir Suchen Mitwirkende,Motivierte Damen und Herren zur Unterstützung Unserer Aktivitäten!Çalışma Gurubumuz'a Katkıda Bulunmak için Bay Bayan Kardeşlerimize ihtiyac Vardır.Kontakt:tiav@hotmail.de oder mehmet-oezdal@hotmail.de » Kurban Hocanın Sohbetlerini ve Tefsir dersleri ve Dualarını Mp3 ve mp4 olarak dinlemek 48 sure. Medine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, hicretin altıncı yılında Hz.Peygamber ile Mekke’li müşrikler arasında gerçekleşen Hudeybiye antlaşması, cihad, savaştan geri kalan münafıklar ve Mekke’nin fethedileceği FetihSuresi Latin Harflerle Okunuşu ; 1. Inna fetahna leke fetham mübina. 2. Li yagfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme ni'metehu aleyke ve yehdiyeke siratam müstekiyma. 3. Ve yensurakellahü nasran aziza. 4. FETİHSURESİ 27. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali. Andolsun ki, Allah Resûl’ünün rüya (sının), hak olduğunu tasdik etti. Ve Allah dilerse, siz mutlaka Mescid-i Haram’a emin olarak, başlarınız tıraş edilmiş ve (saçlarınız) kısaltılmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğiniz şeyleri FetihSuresi Sonu Fetih Sûresi – Son üç Ayet 27,28,29 (Lekad Sadakallahü) Takipli ve Mealli İshak Danış 2:22 Defalarca Dinletip Ağlatan Fetih Suresi - Abdullah Altun 5:20 Fetih Suresi 12:30 FETİH SURESİ | KABE İMAMI MAHİR | 8:44 Fetih suresi 5.sayfa ezberle 10 tekrar+10 tekrar 26:15 Fetih suresi Fatih Çollak 15:47 Fetih Sûresi (Fatih Çollak ) 15:20 Fetih (27 - 29) I Fetih Allahın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. Fetih 24 (Mealleri Karşılaştır): Ve huvellezî keffe eydiyehum ankum ve eydiyekum anhum bi batni mekkete min ba’di en azferekum aleyhim ve kânallâhu bi mâ ta’melûne basîrâ (basîran). Fetih Sûresi’nin manzum meali. 27.03.2021 . Bir Yaşlı Babanın Yetişkin Evladına Nasihatları 29 °C. Cumartesi Parçalı Bulutlu. FetihSuresi. Dogrusu biz sana apaçik bir fetih ihsân ettik. 1 Böylece Allah senin geçmis ve gelecek günahini bagislar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni dogru yola iletir. 2 Ve sana Allah, sanli bir zaferle yardim eder. 3 Imanlarina iman katsinlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O´dur. Göklerin ve yerin ordulari Allah´indir. BhRJ4. لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ ۖ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ ۖ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا Le kad sadekallahü rasulehür ru’ya bil hakk le tedhulünnel mescidel harame in şaellahü aminıne muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne la tehafun fe alime ma lem ta’lemu fe ceale min duni zalike fethan karıba Kelime Okunuşu Anlamı Kökü رَسُولَهُ rasūlehu Elçisinin الرُّؤْيَا r-ru`yā rüyasını بِالْحَقِّ bil-Haḳḳi hak ile لَتَدْخُلُنَّ letedḣulunne gireceksiniz الْمَسْجِدَ l-mescide Mescid-i الْحَرَامَ l-Harāme Haram’a امِنِينَ āminīne güven içinde مُحَلِّقِينَ muHalliḳīne traş ederek رُءُوسَكُمْ ru`ūsekum başlarınızı وَمُقَصِّرِينَ ve muḳaSSirīne veya kısaltarak تَخَافُونَ teḣāfūne korkmadan فَعَلِمَ feǎlime böylece bildi تَعْلَمُوا teǎ’lemū sizin bilmediğiniz فَجَعَلَ fe ceǎle ve verdi Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Ve andolsun ki Allah, Peygamberine gerçek bir rüya göstermiştir; Allah dilerse emîn olarak ve başlarınızı tıraş ettirerek, saçlarınızı kestirip kısaltarak elbette sizi Mescid-i Harâm’a sokacak; gerçekten de o, sizin bilmediğinizi bilmektedir, derken bundan başka da yakın bir fetih ve zafer gerçektir. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Böylece Allah, elçisinin sadık rüyasını gerçekleştirmiştir. Allah dilerse, Mescidi Haram’a güven içinde başlarınız traşlı, yahut saçlarınız kısa kesilmiş olarak ve hiçbir korkuya kapılmadan mutlaka girersiniz. Çünkü O, sizin bilmediğinizi her zaman bilmektedir ve sizin için bunun yanısıra, yakında gerçekleşecek bir zafer takdir etmiştir. Adem Uğur Adem Uğur Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Andolsun ki Allâh, Rasûlüne rüyasını Hak olarak doğruladı... İnşâAllâh, kiminiz kafalarınızı tıraş etmiş ve kiminiz saçlarınızı kısaltmış olarak, güven içinde, ve o gün asla korkmaksızın Mescid-i Haram’a kesinlikle gireceksiniz! Allâh bilmediğinizi bilerek size bundan önce feth-i kariyb yakınlık {kurb} fethi müyesser kıldı. Ahmet Varol Ahmet Varol Andolsun ki, Allah Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse Mescidi Haram’a güven içinde, saçlarınızı traş etmiş ve kiminiz de kısaltmış olarak korkmaksızın gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bildi ve bundan önce yakın bir fetih nasip etti. Ali Bulaç Ali Bulaç Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kiminiz de kısaltmış olarak ve korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih nasib kıldı. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz And olsun ki Allah, gerçekten Peygamberine o rüyayı hak olarak doğru gösterdi. And olsun ki, İnşaallah emniyet içinde bulunan kimseler olarak başlarınızı traş etmiş ve kısaltmış olduğunuz halde korkmazsınız mutlaka Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de Mekke fethinden önce, yakın bir fetih Hayber fethini yaptı. Hz. Peygamber Hudeybiye seferine çıkmazdan önce bir rüya görmüş ve emniyet içerisinde umre haccını ifa edeceklerini ashab-ı kirama bildirmişlerdi. Fakat Mekke’nin fethi ertesi yıla kalınca, imanı zayıf bazı kimseler "münafıklar" dedi koduya başladılar. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil olmuştur. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Andolsun ki Allah, Peygamberine rüyayı doğru çıkardı. Allah dilerse, Mescid-i Harâm`a güven içerisinde, başlarınızı tıraş ederek ve saçlarınızı kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Bu rüyadan sonra size yakın bir fetih nasip edecektir. Bekir Sadak Bekir Sadak And olsun ki Allah, peygamberinin ruyasinin gercek oldugunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah dilerse, guven icinde, baslarinizi tiras etmis veya saclarinizi kisaltmis olarak, korkmadan Mescidi Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediginizi bilir. Size, bundan baska, yakin zamanda bir zafer verecektir. Celal Yıldırım Celal Yıldırım And olsun ki, Allah, Peygamberine o rüyayı hakk ile doğru gösterdi Şanıma yemin olsun ki, elbette —Allah dilerse— güven içinde başlarınızı tıraş etmiş veya kırkmış bir halde korkmadan Mescid-i Harâm’a gireceksiniz. O, sizin bilmediğinizi bilir ve ondan önce veya sonra yakın bir fetih verdi veya verecek. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Andolsun ki Allah, Resulü`nün gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Allah dilerse, emniyet ve güven içinde, korkmadan, kiminiz başlarınızı tıraş etmiş ve kiminiz kısaltmış olarak Mescidi Haram`a Kâbe`ye mutlaka gireceksiniz. Fakat O, sizin bilmediğinizi bildi ve böylece Mekke`nin fethinden önce daha yakın bir fetih Hayber`in fethini nasip etti. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi. Edip Yüksel Edip Yüksel ALLAH elçisinin rüyasını gerçekleştirdi "ALLAH dilerse, güvenlik içinde, başlarınızı saçlarınızı traş etmiş ve kısaltmış olarak Sınırlanmış Mescide gireceksiniz. Bir korku duymayacaksınız. Sizin bilmediklerinizi bildiğinden, size bundan önce acil bir zafer hazırlamıştır." Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Andolsun ki Allah, Peygamberinin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah dilerse, güven içinde başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınız kısaltılmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Size bundan başka, yakın zamanda bir zafer verecektir. Gültekin Onan Gültekin Onan Andolsun Tanrı, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Tanrı dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven aminiyne içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kiminiz de kısaltmış olarak ve korkusuzca gireceksiniz. Fakat Tanrı, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih nasib kıldı. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Andolsun Allah, rasulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescidi Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih kıldı. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Andolsun ki Allah, resulünün gördüğü rü’yânın hak olduğunu tasdıyk etmişdir. İnşâallah hepiniz —emniyyet içinde, kiminiz başlarınızı tıraş etdirerek, kiminiz saçlarınızı kısaltarak— korkusuzca mutlakaa Mescid-i haraama gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğinizi bildi de ondan önce yakın bir feth yapdı. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Şânına yemîn olsun ki Allah, Peygamberine gösterdiği o rüyâyı hak olarak tasdîk etmiştir. Allah dilerse başlarınızın saçlarını tamâmen tıraş etmiş ve kısaltmış, emniyet içinde kimseler olarak, korkmadan mutlaka Mescid-i Harâm`a gireceksiniz! İşte Allah sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan Mekke`nin fethinden önce size, yakın bir fetihHudeybiye anlaşmasını ve Hayber`in fethini verdi. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Andolsun ki; Allah, Rasulünün gördüğü rü’yanın hak olduğunu tasdik etmiştir. Allah, dilerse; siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısaltmış olarak korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Bundan başka size yakın bir zamanda bir feth de verecektir. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Allah, elçisinin rüyasını doğrulamış ve Allah’ın dilemesiyle Mescidi Haram’a güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve namazlarınızı kısaltarak korku duymadan girmenizi sağlamıştır. Allah sizin bilmediklerinizi bilir. Sonra sizin için pek çok, yakın zaferler hazırlamıştır. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Andolsun ki, Allah Resûl’ünün rüyasının, hak olduğunu tasdik etti. Ve Allah dilerse, siz mutlaka Mescid-i Haram’a emin olarak, başlarınız tıraş edilmiş ve saçlarınız kısaltılmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğiniz şeyleri bildiği için, bundan başka daha önce size yakın bir fetih nasip etti. Kadri Çelik Kadri Çelik Şüphesiz Allah, peygamberine o rüyayı doğru ve hak olarak gösterdi. İnşallah Kâbe’ye başlarınızı da tıraş etmiş ve kısaltmış olarak emniyet ve güven içinde korkmadan mutlaka gireceksiniz. Allah sizin bilmediğiniz şeyleri bildiği için Mekke’nin fethinden önce daha yakın bir fetih Hudeybiye barışını nasip etti. Muhammed Esed Muhammed Esed Allah, Elçisi’nin sadık rüyasını gerçekleştirmiştir. Allah dilerse, Mescid-i Haram’a güven içinde, başlarınız traşlı yahut saçlarınız kısa kesilmiş olarak ve hiçbir korkuya kapılmadan mutlaka girersiniz çünkü O, sizin bilmediğinizi her zaman bilmektedir ve sizin için, bunun yanısıra, yakında gerçekleşecek bir zafer takdir etmiştir. Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Doğrusu Allah, gördüğü rüyayı gerçekleştirmek suretiyle Elçisini tasdik etmiştir Elbet Allah dilerse Mescid-i Haram`a güven içerisinde, başlarınız tıraşlı veya kısa kesilmiş olarak ve asla korkuya kapılmadan gireceksiniz çünkü O sizin bilmediğinizi bilmektedir ve bundan ayrı olarak yakında gerçekleşecek bir fetih takdir etmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Şanıma kasem olsun ki, Allah Teâlâ Peygamberine rüyâsını bihakkın sâdık kılmıştır. Muhakkak ki, Kâbe-i Muazzama’ya inşaallah emînler, başlarınızı traş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olduğunuz halde korkunuz olmaksızın gireceksinizdir. Fakat sizin bilmediklerinizi bildi ve ondan önce bir yakın feth nâsib kıldı. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Andolsun ki Allah, Resul’üne rüyâsını bihakkın sâdık kılmıştır. İnşaallah siz emniyetler içinde, başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkusuzca Mescidi haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bildi de, bundan önce size yakın bir fetih verdi. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Andolsun ki Allah, Resulü’nün gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Allah dilerse, emniyet ve güven içinde, korkmadan, kiminiz başlarınızı tıraş etmiş ve kiminiz kısaltmış olarak Mescidi Haram’a Kâbe’ye mutlaka gireceksiniz. Fakat O, sizin bilmediğinizi bildi ve böylece Mekke’nin fethinden önce daha yakın bir fetih Hayber’in fethini nasip etti. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Andolsun ki Allah, Peygamberinin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah dilerse, güven içinde başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınız kısaltılmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Size bundan başka, yakın zamanda bir zafer verecektir. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Allah, Resulünün rüyasını elbette doğru çıkaracaktır. İnşaallah siz kiminiz başını tıraş ettirmiş, kiminiz saçlarını kısaltmış olarak, Mescid-i Haram’a korkmaksızın tam bir güvenlik içinde gireceksiniz. Ama Allah sizin bilemediğiniz şeyleri bildiğinden ondan önce, yakın bir zafer nasib etti. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Andolsun, Allâh, Elçisinin rüyâsını doğru çıkardı. Allâh dilerse, başlarınızı kökten traş ederek veya saçlarınızı kısaltarak, korkmadan, güven içinde Mescid-i Harâm’a gireceksiniz. Allâh sizin bilmediğinizi bildi, bundan önce size yakın bir fetih verdi. Şaban Piriş Şaban Piriş Evet, Allah, elçisinin rüyasını hakkıyla doğruladı. Allah’ın dilemesiyle, güven içinde, başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkusuzca Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Oraya girmeden önce de yakın bir fetih vermiştir. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Andolsun ki Allah Peygamberine o rüyayı doğru ve hak olarak gösterdi. İnşallah Kabe’ye emniyet ve güven içinde, korkmadan mutlaka gireceksiniz, başlarınızı da traş etmiş ve kısaltmış olarak. Allah sizin bilmediğiniz şeyleri bildiği için Mekke’nin fethinden önce daha yakın bir fetih Hayber’in fethini nasip etti. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Yemin olsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır. Allah dilerse, başlarınızı tıraş etmiş, saçlarınızı kısaltmış olarak güven içinde, korku duymadan Mescid-i Haram’a mutlaka gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih nasip etti. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Truly did Allah fulfil the vision for His Messenger ye shall enter the Sacred Mosque, if Allah wills, with minds secure, heads shaved, hair cut short, and without fear. For He knew what ye knew not, and He granted, besides this, a speedy victory. مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ ۚ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ ۖ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا ۖ سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِمْ مِنْ أَثَرِ السُّجُودِ ۚ ذَٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ ۚ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنْجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ ۗ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا Muhammedür rasulüllah vellezıne meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana sımahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve meselühüm fil incıl ke zer’ın ahrace şat’ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukıhı yu’cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran azıyma Kelime Okunuşu Anlamı Kökü مُحَمَّدٌ muHammedun Muhammed وَالَّذِينَ velleƶīne ve bulunanlar مَعَهُ meǎhu onun yanında الْكُفَّارِ l-kuffāri kafirlere رُحَمَاءُ ruHamā`u merhametlidirler بَيْنَهُمْ beynehum birbirlerine karşı تَرَاهُمْ terāhum onları görürsün رُكَّعًا rukkeǎn rüku’ ederek سُجَّدًا succeden secde ederek يَبْتَغُونَ yebteğūne aradıklarını وَرِضْوَانًا ve riDvānen ve rızasını سِيمَاهُمْ sīmāhum nişanları vardır وُجُوهِهِمْ vucūhihim yüzlerinde السُّجُودِ s-sucūdi secde مَثَلُهُمْ meṧeluhum onların vasıfları التَّوْرَاةِ t-tevrāti Tevrat’taki وَمَثَلُهُمْ ve meṧeluhum ve vasıfları الْإِنْجِيلِ l-incīli İncildeki كَزَرْعٍ kezer’ǐn bir ekin gibidir فَازَرَهُ fe āzerahu onu güçlendiren فَاسْتَغْلَظَ festeğleZe sonra kalınlaşan فَاسْتَوَىٰ festevā derken dikilen سُوقِهِ sūḳihi gövdesinin يُعْجِبُ yuǎ’cibu hoşuna gider الزُّرَّاعَ z-zurrāǎ ekincilerin لِيَغِيظَ liyeğiyZe öfkelendirsin diye بِهِمُ bihimu onlara karşı الْكُفَّارَ l-kuffāra kafirleri وَعَدَ veǎde va’detmiştir وَعَمِلُوا ve ǎmilū ve yapanlara الصَّالِحَاتِ S-SāliHāti iyi işler مَغْفِرَةً meğfiraten mağfiret وَأَجْرًا ve ecran ve mükafat Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Muhammed, Allah’ın peygamberidir ve onunla berâber bulunanlar, kâfirlere karşı çetindirler, kendi aralarında merhametli, onları görürsün ki rükû etmekteler, secdeye kapanmaktalar Allah’tan lütuf ve ihsân ve râzılık dileyerek; yüzlerinde, secde eserinin alâmetleri görünmededir ve onların bu vasıfları, Tevrat’ta da vardır ve onlara âit bu vasıflar, İncil’de de var; âdetâ ekilmiş bir tâneye benzer ki filiz vermiştir, derken filizi kuvvetlenmiştir, derken kalınlaşmıştır da dümdüz boy vermiştir, gövdelerine dayanıp yücelmiştir; ekincileri şaşırtır, sevindirir, kâfirleri, bununla kızdırıp yerindirmek için. Allah, inananlara ve iyi işlerde bulunanlara yarlıganma ve pek büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Muhammed Allah'ın elçisidir. O'nun yanında bulunan mü'minler, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin tümüne karşı, kararlı ve tavizsiz; ama birbirlerine karşı daima merhametlidirler. Onların namazda eğilerek ve yere kapanarak, Allah'ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün, yüzlerinde secde izi görünmektedir. Bu onların Tevrat'taki tasvirleridir, İncil'de de onların vasıfları şudur ”Bir ekin gibidirler ki filizini çıkardı, derken filizi kuvvetlenmiştir, derken kalınlaşmıştır, derken gövdesinin üzerinde dümdüz boy vermiştir, ekincileri hayrette bırakır ve sevindirir.” Peygamberin ashabı ve gerçek müslümanlar hakkındaki bu benzetme, kâfirleri öfkelendirmek içindir. Ama yine de onlar içinden, inanıp doğru ve yararlı işler yapanlara, Allah bağışlanma ve büyük bir mükafaat vaadetmiştir. Adem Uğur Adem Uğur Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi MUHAMMED, Rasûlullâh’tır! O’nunla beraber bulunanlar, küffara gerçeği reddedenlere karşı sert, kendi aralarında çok merhametlidirler... Onları rükû eder varlıkta her an tedbir edenin Allâh Esmâ’sı olduğunu müşahedesinin haşyeti, tâzimi içinde, secde eder varlığın yalnızca Esmâ özelliklerinden ibaret olarak kendilerine özgü bağımsız vücutları olmadığının müşahedesiyle "yok"luklarını hisseder ve Allâh’tan fazl lütfu - Esmâ kuvvelerinin farkındalığı ve RIDVAN Hakikatinin farkındalığıyla bunun sonuçlarını kuvveden fiile çıkarma özelliği ister hâlde görürsün... Sîmalarına gelince, vechlerinde şuurlarında "yok"luklarının idrakı olan secde eseri vardır! Bu onların Tevrat’taki nefse dönük hükümler misal yollu anlatımlarıdır... İncil’deki teşbihî temsillerine gelince Bir ekin ki filizini yarıp çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış da gövdesi üzerine doğrulmuştur; ekincilerin hoşuna gider... Böyle yapar ki, onlarla Esmâ’sıyla açığa çıkardığı küffarı gerçeği reddedenleri öfkelendirsin! Allâh onlardan iman edip bunun gereğini uygulayanlara mağfiret ve çok büyük karşılığını yaşatmayı vadetmiştir. Ahmet Varol Ahmet Varol Filizini çıkaran, onu güçlendiren, kalınlaşan ve böylece gövdesinin üzerine duran ekin gibi ki ekincilerin hoşuna gider. Bu benzetme inkarcıları onlarla öfkelendirmek içindir. Allah onlardan iman edip salih ameller işleyenlere bağışlama ve büyük bir ecir vaadetmiştir. Ali Bulaç Ali Bulaç Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl lütuf ve ihsan ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış ki bu, ekicilerin hoşuna gider. Bu örnek, Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz MUHAMMED Allah’ın peygamberidir. O’nun beraberinde bulunanlar ashab-ı kiram, kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları, rükû ve secde eder halde namaz kılarken Allah’dan sevab ve rıza istediklerini görürsün. Secde eserinden çok namaz kılmaları yüzünden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’daki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da şu Onlar, filizini çıkarmış bir ekine benzerler. Derken o filizi kuvvetlendirmiş de kalınlaşmı, nihayet gövdeleri üzerinde doğrulub kalkmış; ekincilerin hoşuna gidiyor. İşte ashab-ı kiram da böyle olmuştur. Bidayette azlıktılar, sonra çoğalıb kuvvetlendiler ve güzel bir cemiyyet meydana getirdiler. Bu teşbih, kâfirleri ashabla öfkelendirmek içindir. O iman edip salih âmeller işliyenlere, ashaba, Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerinde dimdik duran bir ekine benzerler. Bu ekincilerin hoşuna gider. Allah bunlarla, kâfirleri öfkelendirecektir. Allah, inanıp yararlı işler yapanlara af ve büyük bir ödül vaad etmiştir. Bekir Sadak Bekir Sadak Muhammed Allah’in elcisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcilara karsi sert, birbirlerine merhametlidirler. Onlari rukua varirken, secde ederken, Allah’tan lutuf ve hosnudluk dilerken gorursun. Onlar, yuzlerindeki secde izi ile taninirlar. Iste bu, onlarin Tevrat’ta anlatilan vasiflaridir. incil’de de soyle vasiflandirilmislardi Filizini cikarmis, onu kuvvetlendirmis, kalinlasmis, govdesi uzerine dikilmis, ekincilerin hosuna giden ekin gibidirler. Allah boylece bunlari cogaltip kuvvetlendirmekle inkarcilari ofkelendirir. Allah, inanip yararli isler isleyenlere, bagislama ve buyuk ecir vadetmistir. Celal Yıldırım Celal Yıldırım Muhammed, Allah’ın Peygamberidir. O’nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı çok çetin ve serttirler; kendi aralarında birbirlerine karşı merhametlidirler. Onları, rükû’ edenler, secde edenler olarak görürsün; Allah’ın geniş lûtfunu, bol ihsanını arzu ederler. Alâmetleri, yüzlerindeki secdeden oluşan izdir. İşte bu onların Tevrat’taki misâlleridir. İncil’deki misâlleri ise, filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş derken kalınlaşmış da sapı üzerinde doğrulmuş, öyle ki ziraatçilerin hayranlığını çeken bir ekin gibidir. Bu da Allah’ın kâfirleri öfkelendirmesi içindir. Allah, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara çok bağışlama ve büyük bir mükâfat va’detmiştir. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Muhammed, Allah`ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin/şiddetli, birbirlerine karşı ise çok şefkatlidir. Onların, namazda rükû ve secde hâlinde, Allah`tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat`ta ve İncil`de anlatılan özellikleridir. Onlar filizini yarıp çıkarmış, onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidir. Allah, inkârcıları öfkelendirmek için onları çoğaltır, sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip iyi işler yapanlara bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir. Edip Yüksel Edip Yüksel ALLAH’ın elçisi Muhammed ve beraberinde bulunanlar inkârcılara karşı sert ve kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, eğilip secde ederek ALLAH’tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Yüzlerinde secdelerin izleri vardır. Bu, onların Tevrat’taki nitelikleridir. İncil’deki nitelikleri ise, filizini çıkarıp güçlendirmiş ve kalınlaşıp gövdesi üzerine dikilerek ekincileri sevindiren bitki gibidir. O, onlarla inkârcıları öfkelendirir. ALLAH, onlardan gerçeği onaylayıp erdemli davrananlara bağışlanma ve büyük bir ödül söz vermiştir. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kafirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların, rüku ve secde ederek Allah’ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Onların, Tevrat’taki vasıfları ve İncil’deki vasıfları da şöyledir Filizini çıkarmış onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat va’detmiştir. Gültekin Onan Gültekin Onan Muhammed Tanrı’nın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Tanrı’dan bir fazl lütuf ve ihsan ve hoşnutluk arayıp isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’daki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış ki bu ekicilerin hoşuna gider. Bu örnek, Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Tanrı, içlerinden inanıp salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir vaad etmiştir. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Muhammed, Allah’ın Rasulü’dür. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı sert ve katı, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir lütuf ve hoşnutluk arayıpisterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur; İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulupboy atmış, ekicilerin hoşuna gider. Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Muhammed Allahın resulüdür. Onun maiyyetinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin ve metîn, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû’ ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Onlar Allahdan dâima fazl -u kerem ve rızaa isterler. Secde izinden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrâtdaki vasıfları budur. İndideki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıb çıkarmış, gitgide onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, sakları üzerine doğrulub kalkmış bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Ashab hakkındaki bu teşbîh onunla kâfirleri öfkelendirmek için dir. İçlerinden îman edib de iyi iyi amel ve hareket de bulunanlara Allah hem mağfiret, hem büyük mükâfat va’d etmişdir. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Muhammed Allah`ın Resûlüdür. Ve onun berâberinde bulunanlar; kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gāyet merhametlidirler; onları çokça rükû` eden kimseler ve çokça secde eden kimseler olarak görürsün; onlarAllah`dan bir lütuf ve bir rıdvân sâdece O`nunrızâsını eserinden olan alâmetleri, yüzlerindedir. Bu, onların Tevrât`taki vasıflarıdır. İncîl`deki vasıfları ise, bir ekin gibidir ki filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra kalınlaşmış da gövdesi üzerine dikilmiştir; bu hâl ekincilerin hoşuna gider; onlar hakkındaki bu benzetme kâfirleri onlarla öfkelendirmek içindir. Allah, onlardan îmân edip sâlih ameller iş leyen lere bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfât va`d etmiştir. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Muhammed; Allah’ın Rasulüdür. Beraberinde bulunanlar da; kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rüku’ edenler, secde edenler olarak görürsün. Allah’tan lutuf ve rıza isterler. Onlar; yüzlerindeki izinden tanınırlar. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur. İncil’de de şöyle vasıflandırılmışlardı Onlat filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah; böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle, kafirleri öfkelendirir. Allah; iman edip salih amel işleyenlere hem mağfiret, hem de büyük bir mükafat vaadetmiştir. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Muhammed Allah’ın elçisidir ve Allah’ın elçisiyle beraber olanlar, doğruları inkâr edenlere karşı sert ve şiddetli oldukları halde, kendi aralarında merhametlidirler. Sen onları Allah’a saygı ile eğilirken rükû ederken ve yüzüstü secde ederken görürsün. Onlar Allah’ın razılığını kazanmak için lütfundan kendilerine rızık bağışlamasını isterler. Onların simalarını secde izlerinden tanırsın. Tevrat da ve İncil de onların benzerleri vardı. Filiz veren ekin gibi, Allah o filizi güçlendirir, gövdesi üzerinde sertleşir ve toplanacak duruma geldiğinde, çiftçilerin hoşuna gider ki, bu misalle Allah inkar edenlerin öfkelerini artırır. Allah, onların içinden iman edip salih amel işleyenlere bağışlanma ve büyük bir mükafat vaat etmiştir. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Allah’ın Resûl’ü Hz. Muhammed ve O’nunla beraber olanlar, kâfirlere karşı çok şiddetli; kendi aralarında çok merhametlidirler. Onları rükû ederken, secde ederken ve Allah’dan fazl ve rıza isterken görürsün. Onların alâmetleri yüzlerindeki secde izleridir. İşte bunlar, onların Tevrat’taki ve İncil’deki vasıflarıdır. Filizini çıkaran sonra onu kuvvetlendiren, böylece kalınlaşan, sonunda gövdesi üzerinde yükselen, çiftçilerin hoşuna giden ekin gibidir. Onlarla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Ve Allah, onlardan âmenû olanlara Allah’a ulaşmayı dileyenlere ve salih amel nefs tezkiyesi yapanlara mağfiret ve büyük ecir vaadetti. Kadri Çelik Kadri Çelik Muhammed, Allah’ın resulüdür ve onunla birlikte olanlar da kâfirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları rükû edenler, secde edenler olarak görürsün. Onlar, Allah’tan bir lütuf ve hoşnutluk dilerler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. İşte bu onların Tevrat’taki ve İncil’deki örnekleridir. Onlar; filizini yarıp çıkarmış, derken onu filizini kuvvetlendirmiş, sonra semizleyip kalınlaşmış ve ekincilerin hoşuna gidecek şekilde sapları üzerine dikilmiş bir ekine benzerler Bu örnek, Onunla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir vaat etmiştir. Muhammed Esed Muhammed Esed Muhammed Allah’ın Elçisi’dir ve sadakatle o’nun yanında olanlar, bütün hakikat inkarcılarına karşı kararlı ve tavizsiz, ama birbirlerine karşı merhamet doludurlar. Onların namazda eğilerek ve yere kapanarak Allah’ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Onların işaretleri, yüzlerindeki secde izleridir. Şu, onların hem Tevrat’taki ve hem de İncil’deki temsilleridir Onlar filiz veren bir tohum gibidirler, sonra Allah o filizi güçlendirir ki sağlam şekilde büyüsün ve sonunda kökü üzerinde dimdik dursun ve üreticileri sevindirsin... Allah böylece müminleri sağlam ve dayanıklı/dirençli kılar ki onlar aracılığıyla hakikat inkarcılarını şaşırtsın. Ama onlardan inanıp doğru ve yararlı işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükafat vaad etmiştir. Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Muhammed Allah`ın Elçisi`dir ve onun safında olanlar, hakkı inkar edenlere karşı kararlı ve ödünsüz, birbirlerine karşı ise çok merhametlidirler. Onları hep rüku ve secde halinde Allah`ın kerem ve rızasını ararken görürsün; onların nişanları yüzlerindeki secde izleridir. Bu onların Tevrat`taki temsilidir. Bir de onların İncil`teki temsili var Onlar filiz vermiş tohum gibidir; derken Allah o filizi güçlendirir ve kalınlaştırır ki kökü üzerine dimdik dursun da üreticiyi sevindirsin. Böylece O, hakkı inkar edenleri de kinlerine mahkum etmiş olur. Ne ki Allah onlardan iman eden ve ıslah edici eylemler ortaya koyanlara sınırsız bir bağış ve büyük bir ödül vaad etmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Muhammed, aleyhisselâm Allah’ın peygamberidir. O’nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Onları rükû ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Allah Teâlâ’dan inâyet ve rıdvân dilerler, yüzlerindeki nişaneleri, secdelerinin eserindendir. Bu na’t Onların Tevrattaki vasıflarıdır ve onların İncil’deki meselleri vasıfları ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları üzerine yükselmiş istikamet almış ekincilerin hoşlarına gidiyor, onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için. Allah Teâlâ, onlardan imân edip sâlih sâlih amellerde bulunmuşlar için bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfaat vaad buyurmuştur. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Muhammed Allah’ın Peygamber’idir. Onunla beraber bulunanlar da kâfirlere karşı çok çetin ve sert, birbirlerine karşı çok merhametlidirler. Onları rükuya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve hoşnutluk isterler. Yüzlerinde secde izinden nişanları vardır. İşte bu, onların Tevrat’ta anlatılan vasıflarıdır. İncil’de de şöyle vasıflandırılmışlardır Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış ve gövdesinin üzerine dikilmiş bir ekine benzerler. Ki bu, ekicilerin hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah iman edip sâlih ameller işleyenlere, hem mağfiret hem de büyük bir mükâfat vâdetmiştir. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Muhammed Allah’in RASÛLÜ’dür. Onunla beraber olanlar inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onları hep rükû ve secde halinde boyunlarını bükmüş olarak Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan belirtileri/nurları yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, tarımcıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için, onların sağlam ve dirençli olmalarını dik durmalarını ister. Allah içlerinden faydalı bir işi en iyi şekilde yapanlara, bir bağışlama ve büyük bir ödül vadetmiştir. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Filizini çıkarmış onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat va’detmiştir. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Muhammed Allah’ın resulüdür. Onun beraberindeki müminler de kâfirlere karşı şiddetli olup kendi aralarında şefkatlidirler. Sen onları rükû ederken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve rıza ararken görürsün. Onların alâmeti, yüzlerindeki secde izi, secde aydınlığıdır. Bunlar, Tevrat’taki sıfatları olup İncîl’deki meselleri ise şöyledir Öyle bir ekin ki filizini çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış da artık gövdesi üzerinde doğrulmuş. Öyle ki ekicilerin hoşuna gider, kâfirleri de öfkelendirir. İşte böylece Allah, onlar gibi iman edip makbul ve güzel işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Muhammed Allâh’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı katı, birbirlerine karşı merhametlidirler. Onların, rükû’ ve secde ederek Allâh’ın lutuf ve rızâsını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secde izinden nişanları vardır. Onların Tevrât’taki vasıfları ve İncildeki vasıfları da şöyle bir ekin gibidir ki, filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı, derken gövdesinin üstüne dikildi, ekincilerin hoşuna gider, onlara karşı kâfirleri de öfkelendirir bir duruma geldi. Allâh onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfât va’detmiştir. Şaban Piriş Şaban Piriş Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onunla beraber olanlar, kafirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidirler. Onların rükû ve secde ederek Allah’ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Onların işareti yüzlerindeki secde izleridir. İşte bu onların Tevrat’taki örneğidir. İncildeki örneği ise Filizini vermiş bir ekin gibidir. Onu kuvvetlendirmiş, o da çiftçilerin hoşuna gidecek şekilde kalınlaşmış ve gövdesi üzerinde dikilmişti. Onunla kafirleri öfkelendirmek için Allah, onlardan iman eden ve doğruları yapanlara mağfiret ve büyük bir ödül vaat etmiştir. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Muhammed, Allah’ın Rasulü’dür. Ve onunla birlikte olanlar da kâfirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rükû edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl lütuf ve ihsan ve hoşnutluk arayıp isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur; İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken semizleyip kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Bu örnek, Onunla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Muhammed, Allah’ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah’tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat’taki nitelikleri. İncil’deki nitelikleri de şöyle Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin. Allah böyle yapar ki, onlar sayesinde, inkâr edenleri öfkelendirsin. Allah onlardan iman edip hayra ve barışa yönelik işlen yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Muhammad is the messenger of Allah; and those who are with him are strong against Unbelievers, but compassionate amongst each other. Thou wilt see them bow and prostrate themselves in prayer, seeking Grace from Allah and His Good Pleasure. On their faces are their marks, being the traces of their prostration. This is their similitude in the Taurat; and their similitude in the Gospel is like a seed which sends forth its blade, then makes it strong; it then becomes thick, and it stands on its own stem, filling the sowers with wonder and delight. As a result, it fills the Unbelievers with rage at them. Allah has promised those among them who believe and do righteous deeds forgiveness, and a great Reward. Fetih Suresi 29. ayeti ne anlatıyor? Fetih Suresi 29. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Fetih Suresi 29. Ayetinin Arapçasıمُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًاۘ س۪يمَاهُمْ ف۪ي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِۜ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْج۪يلِ۠ۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ۫ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَۜ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا Fetih Suresi 29. Ayetinin Meali AnlamıMuhammed Allah’ın Rasûlüdür. Beraberinde bulunan mü’­minler kâfirlere karşı çok sert ve tavizsiz, kendi aralarında gâyet merhametlidirler. Onları görürsün; cemaatle rükû ve secde ederek Allah’ın lutuf ve hoşnutluğunu ararlar. Secde izinden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. Onların Tevrat’taki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçilerin pek hoşuna gider. İşte Allah, her devirde böylesine güçlü ve dirençli mü’minler yetiştirerek, onlar sâyesinde, mazlumlara kan kusturan kâfirleri öfkelendirip çileden çıkarır. Allah, bunlar arasından iman edip sâlih ameller yapanlara bağışlanma ve büyük bir mükâfat va Suresi 29. Ayetinin TefsiriBurada, Allah Resûlü beraberinde bulunan ve Kur’an’ın beyânıyla örnek mü’min bir cemaat olan ashâb-ı kirâmın önde gelen vasıfları tablolar halinde beyân edilir. Biirncisi; kâfirlere karşı sert ve tavizsizdirler. اَلشَّد۪يدُ şedîd; güçlü, kuvvetli, cesur kimse anlamına gelir. اَلأشِدَّاءُ eşiddâ onun çoğuludur. Bununla birlikte kendi değerlerine bağlı olup onlardan asla taviz vermeyen kimse mânasına da kullanılır. Sahâbenin kâfirlere karşı sert olması, imanlarının sağlamlığı, prensiplerinin kesinliği, dürüst ve düzenli hayatları sebebiyle kâfirlerin onlara kolay kolay baş eğdirememeleri, korku vererek sindirememeleri, onları herhangi bir menfaat karşılığında satın alamamaları, kolay bir lokma halinde dişleri arasında öğüte­memeleridir. Onların sertliği, rahmeti, sevgisi ve öfkesi şahsi, maddi maksatlardan dolayı değil, Allah ve Rasûlü’nün rızâsı içindir. Onların şiddeti ve öfkesi, küfre ve isyanadır. Muhabbetleri de iman ve imanın gereklerini yerine getirmeye yöneliktir. İkincisi; ashâb-ı kirâmın, mü’minler olarak kendi aralarındaki ilişkiler dostâne ve merhamet üzere kurulmuştur. Kâfirlere karşı sergiledikleri şiddet ve celadetten, öfke ve kızgınlıktan, haşinlik ve kabalıktan hiçbir eser kalmamıştır. Bu gibi vasıfların, yerlerini bütünüyle engin bir merhamete, şefkate, yumuşaklığa, sevgiye, nezakete, anlayış ve hoş görüye terk ettiği görülür. Sahâbenin ve onların şahsında bütün mü’minlerin, birbirlerine merhametli oluşları hakkında bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur “Onlar, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar.” Mâide 5/54 Mevlânâ Şemseddin şöyle der “Hakiki dost, Allah Teâlâ gibi mahrem olmalıdır. Dostun çirkinliklerine ve hoşa gitmeyen şeylerine tahammül etmeli ve hatasından hiç incinmemelidir. Dosttan yüz çevirmemelidir, dosta itirâz etmemelidir. Nitekim rahmeti bol olan Allah Teâlâ, kullarının ayıplarından, günahlarından, noksanlarından dolayı onlardan yüz çevirmez; tam bir inâyet ve şahane bir şefkatle onların rızkını verir. İşte garazsız ivazsız dostluk budur.” Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, II, 90 Üçüncüsü; onları hep rükû ve secde halinde görürsün. Cemaat olarak sürekli rükû’ ve secde halindeler. Ne zaman bakarsak bakalım onları hep bu halde görürüz. Zira rükû ve secde hâli, kulluk durumu olarak mü’minlerin ruhunda yer eden en köklü bir haldir. Yani onlar bütün vakitlerini hep kulluk şuuru içinde geçiriyorlar. Her nefeste ruhları, Allah huzurunda rukû ve secde halinde bulunuyor. Dış görünüm itibariyle insanlık gereği sürekli rükû ve secde halinde bulunma noktasında bazı kesintiler olsa da, özleri ve ruhları itibariyle asla kesinti olmamaktadır. Dördüncüsü; onlar, daimi olarak Allah’ın lutuf ve rızâsını ararlar. Bu tablo onların ruhlarının derinliliğini, iç dünyalarının enginlik ve zenginliğini gözler önüne sermektedir. Sürekli Allah’ın lütfunu ve rızâsını talep etmektedirler. Kalpleri ve zihinlerini hep bu düşünce meşgul etmekte ve yaptıkları her işte bu gayeyi gözetmektedirler. Bütün hayatlarını Allah için ve O’nun rızâsını kazanmak için yaşama gayreti içindeler. Bunun ötesinde düşündükleri ve meşgul oldukları başka hedefleri bulunmamaktadır. Zaten bir müminin hayatı boyunca ulaşmak istediği en büyük hedef Allah’ın rızâsını yakalamak olmalıdır. Zira Kur’an’ın bir mümine gösterdiği en büyük hedef, Allah’ın rızâsını kazan­maktır. bk. Tevbe 9/72 Beşincisi; onların alameti, yüzlerindeki secde izidir. Her birinin yüzleri pırıl pırıldır, aydınlıktır. Güneş gibi parıldamakta, ışık ve nur saçmaktadır. Bu sîmaları bu denli parlatan, Allah için yaptıkları secdeler, kıldıkları namazlar, ettikleri samimi kulluklardır. İbadet hali onların her taraflarını bürümüş, onlara derin bir huşû’ ve huzû’, tevazu, safiyet, berraklık, huzur ve sükûn hali kazandırmıştır. Burada “secde izi”nden kasdedilen, secde etmeden dolayı yüzde beliren çizgiler değil, ibâdetin insan ruhunda bıraktığı derin tesirdir. İbadetin canlı, tatlı ve sevimli hazzı onların simalarından okunur. Onların yüzünde Allah’a huşu ile ibâdet etmenin eseri olarak faziletle dolu bir tevazu, bir nûraniyet vardır. Gurur, kibir yoktur.[1] Burada özellikle secde lafzı seçilmiştir. Çünkü secde, insanın Allah’a yaptığı ibâdetin, huşu ve huzu halinin en mükemmel şeklini ifade eder. Altıncısı; onlar mükemmel yetiştirilmiş ekin gibidirler. Bu ekin toprağı yarıyor, filizini çıkarıyor ve çatallanıyor. Derken filizini kuvvetlendiriyor, başak çıkarmağa başlıyor. Derken gövdesi üzere dikiliyor, yükseliyor ve bir düzeye ulaşıyor. Gövdesi sağlam, yan yatmamış, eğilmemiş, dik ve düzgün, kuvvet dolu bir ekin. Bu manzara, ziraatin ne olduğunu bilen, verimli ve verimsiz mahsulü tanıyan ve bitkinin durumundan anlayan kimselerin pek hoşuna gidiyor, onları heyecanlandırıyor ve sevindiriyor. İşte Resûlullah ve ashâbı böyle hoş, mükemmel, muntazam güzel bir ekin gibi yetiştirilmiş bir ordudur. Burada Resûlullah feyzi, ahlâkı, talim ve terbiyesi ile ümmetine hem ruhen hem de cismen verilen hayatî nizam ve neş’enin bir ifadesi vardır. Zemahşerî şöyle der “Bu Allah Teâlâ’nın İslâm milletinin başlayışı ve gelişip büyüme şekli ile ilgili verdiği bir misaldir. Çünkü Allah Resûlü yalnız olarak işe başladı. Sonra Allah Teâlâ onu, ekinin ilk çimi kendinden doğarak etrafını saran filizlerle katlanıp kuvvetlendiği gibi, beraberindeki mü’minlerle güçlendirdi. Buna göre ekin Peygamberimiz, ondan çıkan filizler de ashâb-ı kirâmdır. Dolayısıyla bu, Peygamberimizle beraber ashâbının temsilidir.” Zemahşerî, el-Keşşâf, VI, 10 Allah Teâlâ hem bu güzel vasıfları taşıyan sahâbe-i kirâmı, hem de kıyâmete kadar onların bu vasıflarıyla vasıflanan, bu güzel ahlâklarıyla ahlâklanan, iman ve sâlih amellerle onların izinden yürüyen kimselerin günahlarını bağışlayacak ve onlara pek büyük bir mükâfat olan cenneti ihsan edecektir. Allah Teâlâ, Peygamberine başı da sonu da bağışlanma ve nimet müjdeleyen Fetih sûresiyle böyle açık, parlak ve bundan itibaren meydana gelecek nice fetihlerin anahtarı mevkiinde bir fetih bahşetmiştir. Fetih sûresinin sonu ise özellikle tâlim ve terbiyenin, düzen ve intizamın önemine işaret etmektedir. Dolayısıyla bu terbiye ve intizamın üzerine insanın kalp ve ruh âleminin terbiye edilip orada gerekli düzenlemelerin tamamlanması istikâmetinde Hucurât sûresi başlayacaktır[1] Yapılan iyi ve kötü amellerin izlerinin insanın yüzünde belirmesinin ve yüzlerin zulmet veya nûrâniyetinin ona göre teşekkül etmesinin güzel bir örneğini Osman Nûri Topbaş hocaefendi şöyle anlatır “Merhum Sâmi Efendi Hazretleri ve refâkatinde bulunan merhum pederim Mû­sâ Efen­di ile Bur­sa’dan İs­tan­bul’a dö­nü­yor­duk. Ya­lo­va’da ara­ba va­pu­ru­na bin­mek için vâ­sı­ta­mız­la sı­ra­ya ge­çe­cek­tik. Araç­la­rın kar­ga­şa­ya ma­hal ver­me­den dü­zen­li ola­rak sı­ra­ya gir­mesiy­le alâ­ka­dar olan kâh­yâ, bi­zim ara­ba­mı­za da yer gös­te­rir­ken gö­zü ar­ka ta­raf­ta otu­ran Sâ­mi Efen­di ve Mû­sâ Efen­di’ye iliş­ti. Hergün yüzlerce sîmâ ile karşılaşan kâhyâ, şaş­kınlık içinde bir an du­rak­la­dı. Son­ra yak­laş­tı. Ara­ba­nın ca­mın­dan içe­ri­ye da­ha dik­kat­li­ce bak­tı; de­rin bir iç çek­ti ve şöy­le de­di –Allah Allah! Ne ga­rip dün­ya! Yüz­ler var me­lek gi­bi... Yüz­ler var Nem­rut gi­bi...»” Fetih Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriFetih Suresi 29. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan ❬ Önceki مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ ٱللَّهِ ۚ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥٓ أَشِدَّآءُ عَلَى ٱلْكُفَّارِ رُحَمَآءُ بَيْنَهُمْ ۖ تَرَىٰهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِضْوَٰنًا ۖ سِيمَاهُمْ فِى وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ ٱلسُّجُودِ ۚ ذَٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى ٱلتَّوْرَىٰةِ ۚ وَمَثَلُهُمْ فِى ٱلْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْـَٔهُۥ فَـَٔازَرَهُۥ فَٱسْتَغْلَظَ فَٱسْتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِۦ يُعْجِبُ ٱلزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ ٱلْكُفَّارَ ۗ وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًۢا Muhammedun resûlullâhresûlullâhi, vellezîne meahû eşiddâu alel kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûdsucûdi, zâlike meseluhum fît tevrâttevrâti, ve meseluhum fîl incîlincîli, ke zer’in ahrece şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffârkuffâra, vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfireten ve ecren azîmâazîmen. Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Diyanet Vakfı Muhammed Allah´ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah´tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat´taki vasıflarıdır. İncil´deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Muhammed, Allah´ın peygamberidir. Onun beraberindekiler ise, kafirlere karşı çok çetin, kendi aralarında son derece merhametlidirler. Onları cemaatle rükü ve secde ederek, Allah´ın lütfunu ve hoşnutluğunu dilerken görürsün. Nişanları yüzlerindedir secde eserinden. Bu onların Tevrat´taki misalleri, İncil´deki misalleri ise, kendileriyle kafirleri öfkelendirmesi için, filizini çıkarmış, onu güçlendirmiş sonra kalınlaşıp sapı üzerine dimdik doğrulmuş, çiftçilerin hoşuna giden bir ekin gibidir. Onlardan iman edip de iyi iyi işler yapanlara Allah hem bir bağışlama vaad buyurdu hem de büyük bir mükafat. Elmalılı Hamdi Yazır Muhammed Allah´ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah´tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat´taki vasıflarıdır. İncil´deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Ali Fikri Yavuz MUHAMMED Allah’ın peygamberidir. O’nun beraberinde bulunanlar ashab-ı kiram, kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları, rükû ve secde eder halde namaz kılarken Allah’dan sevab ve rıza istediklerini görürsün. Secde eserinden çok namaz kılmaları yüzünden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’daki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da şu Onlar, filizini çıkarmış bir ekine benzerler. Derken o filizi kuvvetlendirmiş de kalınlaşmı, nihayet gövdeleri üzerinde doğrulub kalkmış; ekincilerin hoşuna gidiyor. İşte ashab-ı kiram da böyle olmuştur. Bidayette azlıktılar, sonra çoğalıb kuvvetlendiler ve güzel bir cemiyyet meydana getirdiler. Bu teşbih, kâfirleri ashabla öfkelendirmek içindir. O iman edip salih âmeller işliyenlere, ashaba, Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Muhammed Resulullahdır, onun maıyyetindekiler ise küffara karşı çok çetin, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları görürsün cemâatle rükû´, sücud ederek, Allahdan fadl-u rıdvan isterler. Sîmaları secde eserinden yüzlerindedir. Bu onların Tevrattaki meselleri. İncîldeki meselleri de bir ekin gibidir ki filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, derken sapları üzerinde bir düze istikamet almış, zürrâın hoşuna gidiyor. Onlarla kâfirlere gayz vermek için, onlardan iyman edib de salih salih ameller yapanlara Allah hem bir mağfiret va´d buyurdu hem de bir ecr-i azîm. Fizilal-il Kuran Muhammed Allah´ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kafirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların, rüku ve secde ederek Allah´ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Onların, Tevrat´taki vasıfları ve İncil´deki vasıfları da şöyledir Filizini çıkarmış onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat va´detmiştir. Hasan Basri Çantay Muhammed Allahın resulüdür. Onun maiyyetinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin ve metîn, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû´ ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Onlar Allahdan dâima fazl -u kerem ve rızaa isterler. Secde izinden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrâtdaki vasıfları budur. İndideki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıb çıkarmış, gitgide onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, sakları üzerine doğrulub kalkmış bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Ashab hakkındaki bu teşbîh onunla kâfirleri öfkelendirmek için dir. İçlerinden îman edib de iyi iyi amel ve hareket de bulunanlara Allah hem mağfiret, hem büyük mükâfat va´d etmişdir. İbni Kesir Muhammed; Allah´ın Rasulüdür. Beraberinde bulunanlar da; kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rüku´ edenler, secde edenler olarak görürsün. Allah´tan lutuf ve rıza isterler. Onlar; yüzlerindeki izinden tanınırlar. İşte onların Tevrat´taki vasıfları budur. İncil´de de şöyle vasıflandırılmışlardı Onlat filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah; böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle, kafirleri öfkelendirir. Allah; iman edip salih amel işleyenlere hem mağfiret, hem de büyük bir mükafat vaadetmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen Muhammed, aleyhisselâm Allah´ın peygamberidir. O´nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Onları rükû ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Allah Teâlâ´dan inâyet ve rıdvân dilerler, yüzlerindeki nişaneleri, secdelerinin eserindendir. Bu na´t Onların Tevrattaki vasıflarıdır ve onların İncil´deki meselleri vasıfları ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları üzerine yükselmiş istikamet almış ekincilerin hoşlarına gidiyor, onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için. Allah Teâlâ, onlardan imân edip sâlih sâlih amellerde bulunmuşlar için bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfaat vaad buyurmuştur. Tefhim-ul Kuran Muhammed, Allah´ın Rasulü´dür. Ve onunla birlikte olanlar da kâfirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rükû edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah´tan bir fazl lütuf ve ihsan ve hoşnutluk arayıp isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat´taki vasıfları budur; İncil´deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken semizleyip kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Bu örnek, Onunla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va´detmiştir. Fetih Suresi Türkçe Anlamı Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 1 - Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. 2 - Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. 3 - Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder. 4 - İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, herşeyi hikmetle yapandır. 5 - Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur. 6 - Ve o Allah hakkında kötü zanda bulunan münâfık erkeklere ve münâfık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelmiştir. Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir! 7- Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 8 - Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. 9 - Ki, Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu tesbih edesiniz. 10 - Herhalde sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir. 11 - Yakında a'râbilerden geri kalmış olanlar sana diyecekler ki, "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 12- Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz. 13 - Kim Allah'a ve Rasulüne iman etmezse şüphesiz biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır. 14 - Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir... 15 - Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar "Bırakın biz de arkanıza düşelim." diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size "Bizi kıskanıyorsunuz." diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir. 16 - A'rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır. 17 - Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah'a ve peygamberine itâat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır. 18 - Andolsun o ağacın altında Hudeybiye'de sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır. 19 - Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 20 - Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin. 21 - Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye kâdirdir. 22 - Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı. 23 - Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. 24 - O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir. 25 - Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle, mümin kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle bir vebalin altında kalmanız ihtimali olmasaydı, Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık. 26 - O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilendir. 27 - Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi. 28 - Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter. 29 - Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.

fetih suresi 27 29 meali