🦓 Hale Asaf Eserleri Hakkında Bilgi

Derleme Çalışmalarında Organoloji. Türkiye’de yapılan ilk derleme çalışması, 1925 yılında Maarif Vekâleti’nin izni ile gerçekleştirilmiştir. Seyfettin ve Sezai Asaf kardeşler tarafından, Batı Anadolu’da yapılan bu ilk derleme gezisi sonucunda kaleme alınan raporda, çalgılara da yer verilmiştir. EmreBulut. @Emrebuluttt Politikada 45 Yıl: Eserin odağında İsmet İnönü vardır. Cumhuriyet’in kuruluşundan 1968’e kadarki dönemin siyasî olay ve şahsiyetleri hakkında değerlendirmeleri yer almaktadır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu Monografileri. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun monografi türündeki eserleri aşağıda listelenmiştir. 1 (Değişik: 7/6/1995 - 4110/1 md.) Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları, 2. (Değişik: 1/11/1983 - 2936/1 md.) HALE ASAF KİMDİR ESERLERİ NELERDİR HAYATI. 1905 yılında İstanbul’da doğdu, 1938 yılında Paris’te öldü. Resim öğrenimine Almanya’da Berlin Akademisi’nde başladı. Sonra İstanbul’da İnas Sanayii Nefise Mektebinde Ömer Adil’in ve Feyhaman Duran’ın öğrencisi oldu. Maarif Vekaleti’nin bursuyla tekrar Almanya’ya SesliŞiir Sevelerlerin Vazgeçilmez Sitesi, Sesli Şiir Vakti, Edebiyat ve şiir tutkunları için vazgeçilmez. Sesli Şiir Dinleme Mekanı SaitFaik'in eserleri de dahil olmak üzere bu grubun eserlerinde yaşama sevinci hâkimdir. Serbest şiir hızla yayılmış, Asaf Halet Çelebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil gibi başarılı temsilciler yetişmiştir. Asaf Halet Çelebi bazı şiirlerinde doğu mistisizmi ile tasavvufu birleştirdi. 4 Eki 2020. #1. TÜRK İSLAM EDEBİYATI. ÜNİTE-5. XV. Yüzyıla Kadar Türk-İslâm Edebiyatı. GİRİŞ. VIII. yüzyıldan itibaren Türkler’ in Müslüman Araplarla ilişki kurmasıyla başlayan süreç, bu milletin hayatında yepyeni bir dönemi başlatmış; pek çok alanda olduğu gibi edebî sahada da etkisini göstermiş, İslâmî Osmanlı Ressamları Eserleri Ve Hakkında Bilgileri. 1. Hoca Ali Rıza (1858 – 1930) – Göl Kenarı Hale Asaf, kısacık yaşamında bir taraftan Kaldırırbaşını uykusundan bir yılan. O kadınlar kul gülümsemesinde kuşkulu. Değiştiremeden zamanı yitirivermek. Anlamı yok morun, pembenin. Gün ışığına dönememek korkusu değil bu. Hep aynı çıkmaza yeniden dönmek. Sevinç Çokum. (26Temmuz 1972, Başkent Gazetesi) DÜN. AsafHâlet Çelebi. (d. 27 Aralık 1907 / ö. 15 Ekim 1958) Şair, yazar, memur. (Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye) ISBN: -4. İstanbul/Cihangir'de doğdu. Asıl adı Ali Asaf'tır. Babası, Dâhiliye Nezareti memurlarından ve Beylerbeyi’nde geniş kültürü ve bilgisi ile bilinen Mehmed Said Hâlet AkademideHale Asaf ile birlikte Arthur Kampf’ın öğrencisi oldu. Almanya'da bulunduğu yıllarda babasının mali durumu bozulup para gönderemez hale gelmesinden sonra Mısır Hidiv’i Abbas Halim Paşa’dan maddi destek gördü. Almanya'da topallığı ve utangaçlığı nedeniyle yalnızlaşan Fikret Mualla, resim yapmadığı vXt6Hf. 1 HALE ASAF resimleri hale asaf hale asaf resimleri eserleri hakkında ın eserleri 1905 yılında İstanbul'da doğdu, 1938 yılında Paris'te öldü. Resim öğrenimine Almanya'da Berlin Akademisi'nde başladı. Sonra İstanbul'da İnas Sanayii Nefise Mektebinde Ömer Adil'in ve Feyhaman Duran'ın öğrencisi oldu. Maarif Vekaleti'nin bursuyla tekrar Almanya'ya gönderildi1924. Buradan Fransa'ya geçerek, Paris'te resim çalışmalarını sürdürdü. Seramikçi İsmail Hakkı Oygar ile evlendi. Paris'teki Grande Chaumiêre atölyesinde çalıştı. Matisse ve Dufy'den dersler aldı. Yurda dönüşünde ^^Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliğin^^nin çalışmalarına katıldı 1928. Bu topluluğunun Ankara 1928 ve İstanbul 1929 sergilerinde yer aldı. Bir süre sonra Bursa Kız Öğretmen Okulu'nda resim öğretmenliği yaptı. İstanbul'a döndü. Sonra da Paris'e giderek bu kente yerleşti1930. Bir yandan yakalandığı hastalıkla mücadele ederek resim çalışmalarını sürdürdü. İtalya'daki Faşist yönetimden kaçan yazar Antonio Ariante ile birlikte bir süre ^^Jeune Europa^^ galerisini yönetti. Hale Asaf'ın İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde bulunan resimleri dışındaki eserleri resim sanatında akonstrüktif üslup anlayışına uygun dramatik içerikler kazandırma yolunda olan bir ressamın, Hale Asaf olduğu söylenebilir. Sanatçının 21 portre gerçekleştirdiği ancak bunlardan 10'unun günümüze ulaştığı; 13 Bursa manzarasından 10'unun; 5 Paris manzarasından 1'inin ve 1 de genel manzaranın günümüze ulaştığı bilinmektedir. Sanatçının, 1931 yılı Moskovit Salonu Sergisi'nde ve Paris'teki sergilerinde natürmortlar sergilediği bilinmekle birlikte bunlardan 4 tanesine ulaşılabilmiştir. Sanatçının 1925 yılında gerçekleştirmiş olduğu bir baykuş resminin bugün Amerika'da bir özel koleksiyonda bulunmakta olduğu tespit edilmiştir. Sanatçının gerçekleştirmiş olduğu yüzlerce kroki desenden 12 tanesini sergilediği ve bunlardan 6 tanesinin günümüze ulaştığı sonucuna varılmıştır. Sanatçının 1 adet de kopya gerçekleştirdiği belirlenmiştir. Tespit edilen 4 adet tablonun konularını belirleme çalışmaları ise, koleksiyonerlerin karşı çıkmaları nedeniyle sonuç vermemiştir. alıntı Oluşturulma Tarihi Şubat 23, 2021 1702Sanat dalları arasında en fazla dikkat çeken şüphesiz resim sanatıdır. Resim sanatı deyince Salvador Dali, Picasso ilk akla gelen ünlü ressamlardır. Dünya çapında bilinen ve eserleri rağbet gören ünlü Türk ressamlarımız hakkında detayları arasında oldukça ünlü ve başarılı ressamlar çıkmıştır. Türk resim sanatında Göktürkler'e de rastlanmaktadır. Sonraki yıllarda ise Uygurlar'a Türk Ressamlar Kimlerdir?Türk Resim sanatının ilk izlerine Göktürkler' de rastlanır. Mezarların üstüne yapılmış bu çizimler genelde av sahnelerini betimler. Sonraki izi Uygurlar' da bulmak mümkündür. İlk minyatür örnekleri de Uygurlar döneminde ortaya İslamiyet’i kabulü, İslami kuralların sosyal yaşama ve yönetime hakim olması ile birlikte " resim yasağı" nedeniyle resim sanatında bir gerileme olmuştur. Avrupa' da kilisenin destek ve etkisi ile resim sanatı zirveye taşınmıştır. Çünkü dini hikayelerin ve sembollerin tasvir edilmesi teşvik edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğunda ilk kez Fatih Sultan Mehmet ünlü Avrupalı ressam Bellini tarafından portresinin yapılmasını sağlayarak resim sanatına adeta sarayın kapılarını açmıştır. Ancak kendisinden sonra bu yoldaki girişimler sürdürülmemiştir. Sultan Abdülaziz' in kendisi de resim sanatı ile uğraşıp bu sanatı teşvik amaçlı Avrupa' ya öğrenci göndermesi biraz da olsa resim sanatının hareketlenmesini sağlamıştır. Hatta Sultan Abdülaziz Şeker Ahmet Ali Paşa' ya dönemin ünlü ressamlarının eserlerinden oluşan küçük bir de koleksiyon oluşturulması talimatını vermiştir. Böylece Türk Resim Sanatının emekleme döneminde girildiği Türk Ressamların Eserleri ve Hayatları Hakkında BilgiResim alanında çalışma yapmak üzere Avrupa' ya gidenler arasında 1835 yılında Ferik Tevfik Paşa vardır. Türk resim sanatının ilkleri işte Süleyman Seyit, Şeker Ahmet Paşa gibi kişiler olmuştur. Hüseyin Zekai Paşa ve Osman Hamdi Bey de bu önderler arasında yer alırlar. Şeker Ahmet Paşa'nın en bilinen eseri " Narlar Ve Ayvalar" dır, daha çok natürmort çalışmıştır. Renk uyumu, kompozisyondaki başarısı ile dikkat çeken bu eser ressamın da tanınmasına vesile olmuştur. Şeker Ahmet Paşa' nın Louvre Müzesinde eseri henüz hayatta iken kabul edilmiştir. 1907 yılında hayata vefat eden ressam 1841 yılında dünyaya Türk Ressamlarından Osman Hamdi Bey Ve EserleriOsman Hamdi Bey çağdaş Türk resminin öncü isimlerindendir. Kendisi yapıtlarında daha çok fotoğraflardan yararlanmıştır. " Doğada her şey güzeldir" düsturundan hareketle esasında kurguladığı sahneleri resmetmiştir. Eserleri döneminde çok ilgi görmüştür. Resimlerinde doğulu figürlere yer veren ressamın mimari ayrıntılara girdiği görülmektedir. Paris' te eğitim alan Osman Hamdi Bey' in en ünlü eseri " Kaplumbağa Terbiyecisi" dir. Yine " Kur' an Okuyan Adam " isimli eseri de çok bilinen bir çalışmasıdır. Osman Hamdi bey 1842 yılında doğmuş 1906 yılında vefat İbrahim Çallı Hayatı ve Eserleriİbrahim Çallı 1910 yılında Avrupa' ya eğitime gönderilenler arasında yer alır. Paris' te resim üzerine öğrenim görmüştür. Yurda döndükten sonra resim öğretmenliği de yapan ressam Türk resim sanatı tarihinde hak ettiği yeri almıştır. İbrahim Çallı' nın eserlerinde renk oyunları dikkat çeker. En ünlü eserleri " Mavi Vazoda Güller", " Mevleviler, " Bostancı Sahilinde Gezintiye Çıkan Kadınlar" gibi resimleridir. Bunun yanında " Portre " ve " Gül Koklayan Kadın " isimli eseri de pek tanınmıştır. Çok sayıda eser bırakan İbrahim Çallı 1960 yılında hayata veda Bedri Rahmi Eyüboğlu - Ressam Fikret Mualla - Ressam Abidin Dino Bu ünlü Türk ressamlarımızın yanında Avni Arbaş'ı ya da Nurullah Berk'i, İbrahim Balaban'ı , Hale Asaf'ı, Nuri İyem' i anmamak elbette olmaz. Bunun gibi daha çok sayıda başarılı ve ünlü Türk ressamlarımız Rahmi Eyüboğlu 1911 ile 1973 yılları arasında yaşamış ve çok sayıda eser ortaya çıkarmıştır. Canlı ve parlak renkler kullanan ressamın en bilinen eserlerinden birisi " Tophane" dir. Ressam Fikret Mualla 1903 yılında doğmuş ve 1967 yılında ölmüştür. Dışavurumcu akımın etkisinde kalan ressamın en ünlü yapıtı ise " Caz Orkestrası" dır. Dünya çapında tanınan Türk ressamı Abidin Dino 1913- 1956 yılları arasında yaşamış sanatın neredeyse her alanında çalışmıştır. " Uzun Yürüyüş " isimli eseri en bilinen eseridir. Türk edebiyatında unutulan, kıyıda köşede kalan ama bu durumu hak etmeyen bir şairdir. Bu kenara itikliğinin nedeni ise kuşkusuz şiirinde kullandığı karmaşık ve anlaşılmaz dildir. Nitekim kendi şiirini düz yazılarında açıklamış birisidir ama elbette ki biraz zahmetli bir şair olduğu için önemsenmemiştir. Şimdi biz bu değerli şairin hayatından ve biraz da şiir dünyasından bahsedeceğiz. Hayatı İstanbul 1907 doğumludur. Asıl İstanbulludur. Dâhiliye Nezareti görevlilerinden Mehmet Sait Halet Beyin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Galatarasay’da yaptı. Sanayi-i Nefise Mektebine girdiyse de kısa bir süre sonra ayrılarak Adliye Meslek Mektebine geçti. Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesi zabit kâtipliğinde bulundu, Osmanlı Bankasında, Deniz Yolları İdaresinde çalıştı. Öldüğünde Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kütüphane görevlisiydi. 1958 yılında 51 yaşında ölmüştür, mezarı ise Beylerbeyi Küplüce’dedir. Asaf Halet Çelebi’nin soy ismi aslında Çelebi değildir, Mevlana’ya duyduğu sevgi ile soy ismini Çelebi olarak almıştır. Herhangi bir akrabalık ilişkisi yoktur Mevlana ile. Asaf Haleti nevi şahsına münhasır birisidir. Özelikle giyim tarzı ile çok dikkat çekmiş hatta mahallenin çocukları tarafından alay konusu olmuştur. Sürekli cebinde taze bir karanfil taşır ve bu karanfili canlı tutmak için de cebinde, karanfilin olduğu cebinde, ufak bir su kesesi tutar. Üstelik üstüne bir – iki beden dar gelen şeyleri giydiği için de oldukça fazla şakaya maruz kalmıştır. Şairimizin bir diğer bilinmeyen yönü ise Türk müziğini çok iyi biliyor olmasıdır. Hatta Türk sanat müziğindeki bazı hataları ortaya çıkarmış ve bunun hakkında birçok makale yazmıştır. Bu makaleleri Hakan Sazyek tarafından derlenmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi hayatının bir kısmında hatta büyük bir kısmında kütüphane memuru olarak çalışmıştır. Yani okuyacak çok zamanı olmuş ve aslında şiirlerinin temelini de bu okudukları oluşturmuştur. Birçok şiirinde de dünyayı etkileyen felsefe sistemleri Budizm gibi konu edilmiştir. Hatta bu felsefe sistemlerinin özel adlandırılmalarını da – Sidharta, Mara gibi- şiirinde işlemiş ve belki de bu yüzden anlaşılamaz hale gelmiştir. Her ne kadar düz yazılarında şiirini ne üzerine inşa ettiğini açıklasa da yine de pek duyulmamıştır sesi. Şiir Macerası Gençlik yıllarında yazdığı gazel ve rubaîleri yayınlamayan Asaf Halet Çelebi, Ses dergisinde 1938 yılında çıkan serbest vezinli şiirleri ile tanındı. Daha sonra Hamle, Sokak, Servet-i Fünun – Uyanış dergilerinde ve Gün gazetelerinde yayımlanan şiirleriyle dikkat çekti. Bu şiirlerde bir yandan Doğu kültürünün egzotik, mistik ve sıcak yapısı varken bir yandan da Batı’nın serbest şiir anlayışı vardı. Şiirleri soyuttu ve döneminde soyut şiirinin tek temsilcisi oldu. Şiirleri “ ...Yapı bakımından, çoğu masallardan, dinlerden veya şairin rüya ve hayallerinden gelme sembollerine dayanır.” Mehmet Kaplan’ın bakış açısına göre ki bu bakış açısı tamamen doğrudur. Ayrıca yine Mehmet Kaplan’a göre şiirinde ahenkten çok psikolojik muhteva ile hayal ve masal unsurları vardır. Onun şiirlerinde bir bağ vardır, bir tümevarım. Gerçekten de Asaf Halet bütüncül bir yaklaşım sunar şiire karşı. Şiirde bir gazete kupüründen alınma haber de olabilir şair için ama şair bunu öyle bir işlemelidir ki şiirin bütününde bu fark edilmemelidir. Bu bakımdan Kaplan ona uyumsuzluğun şairi demiş olabilir. O, tek tek mısralarla hatta dörtlüklerle uğraşmaz; bütün ile uğraşır ve şair bu yönü ile Yahya Kemal ve takipçilerinden ayrılır. Asaf Halet’i Yahya Kemal ve takipçilerinden ayırma gereği duyduk çünkü Asaf Halet bir Saf Şiir taraftarıdır. Saf Şiir’in o zamanki çekirdek kadrosunun başı Yahya Kemal’dir. Ayrıca Asaf Halet’in ilk makalesi de Saf Şiir anlayışı üzerine ve aslında bir Sembolist tanıtım yapılmıştır. Hatta şiirin uğraşarak yapılabileceğini söylüyor, çalışma ile inşa edilebileceğini söylüyor. Yani; Yahya Kemal’in mükemmeliyetçi anlayışı ile tamamen uyuşuyor ki bizde onu Yahya Kemal’den ayırmanın gerekliliğini duyduk. Ayrıca Asaf Çelebi, şiir ile hikâyecik ilişkisini de bir kenara atar ve böylece Garip akımından da ayrılır. Şairimiz vezin ve kafiyeyi de gereksiz buluyor. Vuzuh yani ölçüyü kabul edecek olsa bile vuzuhun tanımının yapılamayacağını söylüyor düz yazılarında. Asaf Halet her ne kadar Saf Şiir anlayışını savunsa da benzetme sanatlarını çok kullanmaz. Bu sanatları laf cambazlığı olarak niteler ve iyi bir şairin bu tür şeylere gerek duymadığını vurgular. Asaf Halet’in şiir formu da tamamen şekilsiz değildir. Aslında şiirlerinin formsuz oluşunu kendisi kabul etmez. O zaten formsuzluğun değil yeni bir formun peşindedir. Bugünkü çağdaş sanatların çerçevesine şiirler ortaya koyar aslında ama bu dehası kendi zamanında maalesef göz ardı edilmiştir. Asaf Halet Çelebi, Doğu uygarlıkları ve Fars edebiyatı üzerine yazılar yazmış, Divan edebiyatıyla ilgili incelemeler yapmıştır. Şairliğinin oluşumunda felsefe ve müzik bilgisinin yanında Osmanlı kültürünün, Fars kültürü birikiminin ve Fransız şiir terbiyesinin önemli bir yeri vardır. Nitekim Asaf Halet’in kendisi de anlaşılan şiirler yazmadığını anlaşılan şiirlerin vasat şairlerin işi olduğunu vurgular. Bu bakımdan eğer bir Asaf Halet Çelebi şiiri okuyacaksınız ve bu şiiri anlamak istiyorsanız şiiri bir ön hazırlığınızın bulunması şart. Ancak o zaman bir dahi şairin ne anlatmak istediğini anlayabilir ve onun şiirlerinden tat alabilirsiniz. Hale Asaf'ın teyzesi ilk Türk kadın ressamı Mihri Hanım, sonraları Bursalı Selami Paşa'nın oğlu hariciye memurlarımızdan olan Müşfik Bey'le evlendiği için Mihri Müşfik adıyla da tanınmıştır. Ünlü ressam, İtalya'da olduğu gibi, Almanya'da ve Fransa'da büyük başarılar sağlamış, mütareke devrinde İstanbul'daki Güzel Sanatlar Akademisi'nin kız öğrencilerine resim dersleri vermiş, hayatının son yıllarını Amerika'da sefalet içinde Hanım, 1885 yılında doğdu. Bembeyaz tenli, siyah saçlı, mavi gözleri ile etine dolgun, çekici ve değişik bir güzeldi. İlk kültürünü evlerine gelen özel öğretmenlerden aldı. Batılı kadınların hayatına özenen ve bunda bir Batılı kadın gibi başarılı olduğunu sanan kadınlar arasında, yerini buldu. Genç kızlık çağına geldiği zaman, Avrupa'dan İstanbul'a gelen operetçileri, müzisyenleri izler, o devirde Türk kızları için yadırganan biçimde dekolte giyinir ve alafranga hayata içten tutkusunu, her hareketi ile çapkın bir babanın güzel ve biraz da âşık ruhlu kızıydı. O da babası gibi, hayatını neşe ve zevk içinde geçirmeye meyilli ara, Müşfik Bey'le devam ettirdiği bohem hayatını, evlenmek suretiyle sürdürdü. Roma'da tabloları ile yaşantısı sırasında, belki de Danonçiyo'nun delaleti ile, Vatikan Müzesi'ne bir tablosu bile konuldu. Hatta, Papa'nın bir portresini yaptı. Papa , ilk defa bir kadın ressama poz veriyordu. Bütün bunlar, meşhur Danonçiyo'nun özel dostluğunun eseri Hanım, aynı zamanda, bir salon kadınıydı. İttihat ve Terakki Partisi büyüklerinden çoğu ile dostluğu vardı. Hıristiyan kadınları gibi, erkeklerle içki masasına oturması garip karşılanmış ve İttihatçıların memleketten kaçmasından sonra, kendisi de Roma'ya, daha sonra paris'e giderek resim yapmakla yaşantısını sürdürmüştür. Onun Paris'teki atelyesi, 52 Bd. Montparnasse'de idi. Ancak Paris'teki hayatı, çok israflı gçmiş ve tablolarının geliri borçlarını kapatamadığından, sıkıntı çekmiştir. Hayatının son yıllarını Amerika'da geçirmiş, zengin kişilere, özel resim dersleri vererek ömrünü tamamlamış, çalışma gücünü kaybettikten sonra, sefalet içerisinde, sanat ve gerçek dünyamızdan Asaf'ın hocaları ve eserleriHale Asaf, evinde, küçük yaşta resme başladı. İlk öğretmeni, kendisine İngilizce dersi veren bir matmazeldir. Hale daha sonra Dame ve Sion'da okudu. Fransızcayı bu okulda, evlerindeki Rum hizmetçilerden de, güzel konuşacak kadar Rumca öğrendi. Daha sonra teyzesi Mihri Hanım'ın yanına, annesi ve babası ile gittiğinde Roma'da uzun müddet resim çalışmaları yaptı ve bir İtalyan gibi İtalyan diline vakıf oldu. Hale, müterakenin ilk yıllarında, babası ile annesinin mali durumu müsait olduğu sırada, Almanya'ya resim tahsiline gönderildi. Orada da, Almancayı yabancı dilleri erken kapabilen bir kabiliyeti vardı. Resimde de öyle oldu. Teknik resim dersini teyzesi Mihri Hanım'dan aldı. Daha sonra, ünlü ressamımız Namık İsmail'in özel öğrencisi oldu. Mütareke devrinde ise 16 yaşındayken Berlin'e gönderildi. Orada, imtihanla Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi ve tarihi tablolar ressamı Prof. Kamf Arthur'un talebesi oldu. Akademi Müdürü Prof. Kamf Arthur, Hale'de büyük istidat gördü ve onun eserlerini Berlin'deki ünlü sanat dergilerine verdi. Asaf Halet Çelebi Kimdir Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi Şiirlerinde Doğu-Batı kültürünü birleştirmiş; Hint ve Fars medeniyeti ve mitolojisinden, tasavvuftan yararlanmıştır. Mistik bir şair olan sanatçının zengin bir göndermeler dünyası vardır. Asaf Halet Çelebinin şiirleri Ahmet Haşim’in şiirlerini andıran sanatçıya göre şiir “Kelimelerin bir araya gelmesinden hasıl olan büyük bir kelimeden başka bir şey değildir.” Asaf Halet Çelebi’nin Eserleri Şiir He, Lamelif, Om Mani Padme Hum Antoloji ve İnceleme Mevlana, Molla Cami, Ömer Hayyam, Konuşulan Fransızca BAŞKA BİR KAYNAK 1907-1958 Şâir. İstanbul’da doğdu. M. Sait Halit Bey’in oğludur. Özel dersler aldı. Galatasaray Sultânîsi’nde okudu. Bir ara Sanayi-i Nefise Mektebi’ne Güzel Sanatlar Okulu’na girdi; sonra Adliye Meslek Mektebi’ne geçerek bu okulu bitirdi. Asaf Halet Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesi’nde zabıt kâtipliği, Os­manlı Bankası ve Devlet Deniz yollarında memur, Edebiyat fakültesinde memurluk yaptı. İstanbulda öldü. Cumhuriyet devri şairlerindendir, Asaf Halet Çelebi, Türk Divan edebiyatı ile Fars edebiyatını iyi bildiği ve bu bilgisini eserlerine yansıt­tığı görülür. 1937 yılına kadar dîvan tarzında gazel ve rubai­ler yazdı. Bu tarihten sonra serbest nazımla şiirler yazdı. Şiirlerinde Doğu ve Batı kültürünü birleştirmiş; Hint ve Fars medeniyeti ve mitolojisinden, tasavvuftan faydalanmıştır. Duygularındaki derinlik ile dikkati çeker. Yeni Şiir akımına katılan şâirlerdendir. Şiir ve yazıları Ses, Hamle, Gün, Yeditepe, İstanbul, Türk Sanatı ve Büyük Doğu dergilerinde yayımlandı. Şiir kitapları 1. He 1942, 2. Lâmelif 1945, 3. Om Mani Padme Hum 1953, İlk iki kitaptaki şiirler de bu eserde yer aldı Telif eserleri 1. Mevlânâ 1939, 2. Molla Câmî 1940, 3. Konuşulan Fransızca 1942, 4. Eşref oğlu Dîvânı 1943, 5. Pali Metinlerine Göre Gotama Buddha 1946, 6. Divan Şii­rinde İstanbul 1953, 7. Naima 1953, 8. Mevlânâ ve Mevle­vîlik 1957. Tercümeleri 1. Meviânâ’nın Rubaileri 1939, 2. Seçme Rubailer 1945, 3 Ömer Havyam 1954, 4. Roubayat de Mevlânâ Djelal-cMIn Roumi Paris, 1950. Çeşitli dergi­lerde kalan, kitap hâline getirilemeyen makaleleri de vardır. [Şâirin eserlerinin bir listesi Yeni Yayınlar dergisi, Aralık-1959 sayısında verildi.] Ahmet Muhip Dıranas Milli Edebiyat Dönemindeki Fikir Akımları »

hale asaf eserleri hakkında bilgi